Bastonla Kenar Takibi Yapmadan Geniş ve Düz Alanlarda Yön Bulmak
( tarihinde yayınlandı)Çok geniş ve etrafta takip edilebilecek bir zemin olmayan yerlerde yön bulmak çoğu kez gerçekten kolay olmayabiliyor. Elbette ki bu "madem kolay olmuyor, o halde geniş alanlardan kaçınmalıyız." fikrini akla getirmemeli. Bu geniş mekanın neresi olduğu, bizim burayı sık kullanıp kullanmayacağımız, kalabalık ya da sakin bir yer olup olmadığı, ortamda sürekli devam eden bir gürültünün var olup olmadığı, zemin özellikleri önemli. TAbii Tabii ki, bizim bu geniş mekanda ne aradığımız da. [Gülümseme] Örneğin, okul gibi, bahçe kapısı ile bina kapısı arasında büyük bir bahçe olan bir binayı arıyorsak ve buraya ilk defa gidiyorsak, Sesleri dinleyerek önce binanın yönünü anladıktan sonra, önce binanın duvarını bulmak, sonra da kapıyı aramak mantıklı olacaktır. Eğer Bu bina mesela bizim iş yerimiz olacaksa ya da okulumuz, ipuçları arayışlarına girişsek iyi olur. Mesela bizim kullandığımız bahçe kapısı, aradığımız kapıya göre ne tarafta kalıyor. Yani bahçe kapısından girdikten sonra dümdüz karşıya mı yürüyeceğiz? Sağ ya da sol çaprazda mı kalıyor? Bahçe kapısı binanın hangi cephesine bakıyor, dolayısıyla düz ya da çapraza gittiğimizde kapı karşımızda mı kalacak, yoksa kapıyı bulmak için bir de sağa ya da sola dönmek gerekecek mi? gibi soruların yanıtlarını öğrenmek gerekiyor. Bunu öğrenmenin yanı sıra, başka ipuçları da bulmak mümkün olabilir. Mesela yerdeki bir mazgal, kapının mesela tam karşısında olduğumuzu haber veren bir çiçeklik, yanlış yolda olduğumuzu anlamaya yarayan bir toprak zemin ya da basamak vb. Bunları öğrendikten sonra mekanın ne kadar geniş ya da belirteçten yoksun bir alan olduğunun pek önemi kalmıyor. Bu yolu kullanma sıklığımız arttıkça daha kolay yönümüzü bulmaya ya da yönümüzü bulmaya yarayan başka ipuçları bulmaya kendiliğinden başlayacağız demektir.
Her zamaniş böyle kolay olmayabiliyor tabii. Mesela her tarafında trafik akan bir şehir meydanından geçmemiz gerekebilir. Böyle bir durumda sesleri referans almak en mantıklı çözüm gibime gelmiştir hep. Ancak dört tarafı da aynı kadar gürültülü, bilmediğimiz bir geniş alanda, gideceğimiz yerin hangi yönde olduğunu soracak birini bulmak en doğrusu.
Bir de kapalı alanlar var. Bunlardan bazıları gerçekten çok geniş olabildiği gibi, bazılarının da mimari yapısı gereği sesler bize olduğundan geniş bir alanda olduğumuzu düşündürebiliyor. Aynı genişlikteki iki kapalı alanın tavan yüksekliği, bize biri diğerinden daha genişmiş gibi hissettirebilir mesela. Böyle alanlarda muhtemelen belirli bir yere gidiyoruzdur. Gideceğimiz yerin nerede olduğunu öğrenmek önemli tabii fakat, böyle alanlarda dahi kenarlar vardır. Belki bu kenarları, bekleme sandalyeleri, camekanlı vitrinler, tezgahlar vb. gibi nedenlerle bastonla takip etmemiz mümkün değildir ama böyle yerlerde yine de kenara yakın yürüyerek, kenarı kulağımızla takip edebiliriz. Bu sayede bir kapı ya da koridor geçip geçmediğimizi anlayabiliriz.Kapalı geniş bir alanda dikkat dağıtıcı ya da yolu kesen pek çok şey varsa, örneğin, büyük bir yemekhanedeysek ve etrafta pek çok masa varsa; böyle bir yerde yalnızca bir ya da birkaç kere bulunmamız gerekiyorsa ya bulduğumuz ilkboş masaya otururuz ya da yardım almamızgerekir. Eğer yemek alacaksak mesela, büyük ihtimalle tabak çanak seslerinin yoğun olduğu bir yer vardır oraya doğru yönelmek en doğrusu olur.Bir ihtimal, yemek alınan yerle kirli tabakların bırakıldığı yer farklıdır dolayısıyla, yemek alacağım derken bulaşıkhaneye yönelmiş olabiliriz. sorun değil, bulaşıkhanede büyük ihtimalle birşeyler soracağımız görevliler olacaktır. Eh, mesela yemeğimizi nereden alabileceğimizi sormaya ne dersiniz?
Tabii bir de kulağımızla algılayabileceğimiz ipuçlarının olmadığı, engebeli ve toprak bir açık geniş alanda yürüyor olabileceğimiz ihtimali var. Doğrusu böyle bir alanda ne işimiz olduğu konusunda fikrim yok ama mesela öyle bir yerde yaşıyor olabiliriz. ya da mesela doğru yolda olduğumuzu düşünerek böyle bir alana girmiş ve bir türlü yönümüzü bulamıyor olabiliriz. Buna daha çok kaybolmak desek yerinde olur kanımca. [Gülümseme] Böyle bir durumda bastonu yere vurarak ya da herhangi bir şekilde ses çıkararak, etraftan sesin bize dönmesine neden olabilecek bir yer olup olmadığını anlamaya çalışmak yerinde olur. Yani Eğer böyle bir yankı bulamadıysak, yönümüzü değiştirmeden ileri doğru gitmek ve alanın sonuna ulaşmayı ummak seçeneklerden birisi. Ya da geldiğimiz yöne doğru geri giderek bu alanın dışına çıkıp etrafından dolaşmayı ya da etrafı diye bir şey yoksa en azından bildiğimiz bir alana dönmüş olmayı seçebiliriz.
Gelelim. Bütün bunları yaparken diyelim ki doğru yöne döndük ama o yönde nasıl düz yürüyebileceğimize. ASlında kör ya da gören bütün insanların düz yürümek için bir referansa ihtiyacı var. Bu güneşin ya da yıldızların konumu olabileceği gibi, adımlarının birbirine oranı da olabilir. Yada işte mesela referans çizgileri, bir kaldırım kenarı, yerdeki bir mazgal, akan trafiğin sesi de düz yürümek için bir referans olabilir. Ancak çeşitli nedenlerle bu referanstan yararlanamayacağımız durumlar olabiliyor. Bağımsız hareket eğitiminde kullanıldığını bildiğim bir yöntem var ki, ben işe yarayıp yaramadığını bilmiyorum ama yarıyor olmalı ki böyle bir yöntem bulunmuş diye düşünmek istiyorum. Bastonu sağa ve sola açarken her iki yönde de aynı genişlikte açmanın, düz yürümeyi sağlayacağı söyleniyor. Bunu geliştirmek için de omuz genişliğimizin 15'er Cm kadar açığına her iki tarafa da bastonun çarptığında durabilmesi için iki engel konuldduğunu ve bastonu bu genişlikte sağa ve sola açmayı alışkanlık haline getirinceye kadar bu aralıkta baston sallama egzersizleri yaptırıldığını duymuştum. Ve adım atarken, her iki ayak parmak uçlarımızın aynı hizada bastığından emin olmak için bu konuda da alıştırmalar yapmak mümkün. Evde ya da bildiğimiz açık alanlarda, karşılıklı iki hedef belirleyip, birinden diğerine düz gidip gidemediğimizi kontrol edebilir, düz gitmek için alıştırmalar yapabiliriz. Gittikçe iki hedefin arasındaki mesafeyi artırabilir, önce daha geniş hedefler seçerken, gittikçe daralan hedefler koyabiliriz. Elbette ki bunun çocukça bir şey olacağını düşünenlerimiz olabilir. Tabii ki de çocukça çünkü, insanların yaşamı en yoğun öğrendikleri zaman dilimi çocukluklarıdır. Eh bir kişinin körlükle yaşamı öğrenmeye başlaması da körlüğün çocukluk dönemidir diyelim gitsin.
Eh, o zaman hepimizin körlükle yaşamayı öğrenmenin çocukluğundan, bir an önce ve kolaylıkla yetişkinliğine geçmemizi dileyeyim. [Gülümseme] (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Elif Ünver | (Şikâyet et)
Her zamaniş böyle kolay olmayabiliyor tabii. Mesela her tarafında trafik akan bir şehir meydanından geçmemiz gerekebilir. Böyle bir durumda sesleri referans almak en mantıklı çözüm gibime gelmiştir hep. Ancak dört tarafı da aynı kadar gürültülü, bilmediğimiz bir geniş alanda, gideceğimiz yerin hangi yönde olduğunu soracak birini bulmak en doğrusu.
Bir de kapalı alanlar var. Bunlardan bazıları gerçekten çok geniş olabildiği gibi, bazılarının da mimari yapısı gereği sesler bize olduğundan geniş bir alanda olduğumuzu düşündürebiliyor. Aynı genişlikteki iki kapalı alanın tavan yüksekliği, bize biri diğerinden daha genişmiş gibi hissettirebilir mesela. Böyle alanlarda muhtemelen belirli bir yere gidiyoruzdur. Gideceğimiz yerin nerede olduğunu öğrenmek önemli tabii fakat, böyle alanlarda dahi kenarlar vardır. Belki bu kenarları, bekleme sandalyeleri, camekanlı vitrinler, tezgahlar vb. gibi nedenlerle bastonla takip etmemiz mümkün değildir ama böyle yerlerde yine de kenara yakın yürüyerek, kenarı kulağımızla takip edebiliriz. Bu sayede bir kapı ya da koridor geçip geçmediğimizi anlayabiliriz.Kapalı geniş bir alanda dikkat dağıtıcı ya da yolu kesen pek çok şey varsa, örneğin, büyük bir yemekhanedeysek ve etrafta pek çok masa varsa; böyle bir yerde yalnızca bir ya da birkaç kere bulunmamız gerekiyorsa ya bulduğumuz ilkboş masaya otururuz ya da yardım almamızgerekir. Eğer yemek alacaksak mesela, büyük ihtimalle tabak çanak seslerinin yoğun olduğu bir yer vardır oraya doğru yönelmek en doğrusu olur.Bir ihtimal, yemek alınan yerle kirli tabakların bırakıldığı yer farklıdır dolayısıyla, yemek alacağım derken bulaşıkhaneye yönelmiş olabiliriz. sorun değil, bulaşıkhanede büyük ihtimalle birşeyler soracağımız görevliler olacaktır. Eh, mesela yemeğimizi nereden alabileceğimizi sormaya ne dersiniz?
Tabii bir de kulağımızla algılayabileceğimiz ipuçlarının olmadığı, engebeli ve toprak bir açık geniş alanda yürüyor olabileceğimiz ihtimali var. Doğrusu böyle bir alanda ne işimiz olduğu konusunda fikrim yok ama mesela öyle bir yerde yaşıyor olabiliriz. ya da mesela doğru yolda olduğumuzu düşünerek böyle bir alana girmiş ve bir türlü yönümüzü bulamıyor olabiliriz. Buna daha çok kaybolmak desek yerinde olur kanımca. [Gülümseme] Böyle bir durumda bastonu yere vurarak ya da herhangi bir şekilde ses çıkararak, etraftan sesin bize dönmesine neden olabilecek bir yer olup olmadığını anlamaya çalışmak yerinde olur. Yani Eğer böyle bir yankı bulamadıysak, yönümüzü değiştirmeden ileri doğru gitmek ve alanın sonuna ulaşmayı ummak seçeneklerden birisi. Ya da geldiğimiz yöne doğru geri giderek bu alanın dışına çıkıp etrafından dolaşmayı ya da etrafı diye bir şey yoksa en azından bildiğimiz bir alana dönmüş olmayı seçebiliriz.
Gelelim. Bütün bunları yaparken diyelim ki doğru yöne döndük ama o yönde nasıl düz yürüyebileceğimize. ASlında kör ya da gören bütün insanların düz yürümek için bir referansa ihtiyacı var. Bu güneşin ya da yıldızların konumu olabileceği gibi, adımlarının birbirine oranı da olabilir. Yada işte mesela referans çizgileri, bir kaldırım kenarı, yerdeki bir mazgal, akan trafiğin sesi de düz yürümek için bir referans olabilir. Ancak çeşitli nedenlerle bu referanstan yararlanamayacağımız durumlar olabiliyor. Bağımsız hareket eğitiminde kullanıldığını bildiğim bir yöntem var ki, ben işe yarayıp yaramadığını bilmiyorum ama yarıyor olmalı ki böyle bir yöntem bulunmuş diye düşünmek istiyorum. Bastonu sağa ve sola açarken her iki yönde de aynı genişlikte açmanın, düz yürümeyi sağlayacağı söyleniyor. Bunu geliştirmek için de omuz genişliğimizin 15'er Cm kadar açığına her iki tarafa da bastonun çarptığında durabilmesi için iki engel konuldduğunu ve bastonu bu genişlikte sağa ve sola açmayı alışkanlık haline getirinceye kadar bu aralıkta baston sallama egzersizleri yaptırıldığını duymuştum. Ve adım atarken, her iki ayak parmak uçlarımızın aynı hizada bastığından emin olmak için bu konuda da alıştırmalar yapmak mümkün. Evde ya da bildiğimiz açık alanlarda, karşılıklı iki hedef belirleyip, birinden diğerine düz gidip gidemediğimizi kontrol edebilir, düz gitmek için alıştırmalar yapabiliriz. Gittikçe iki hedefin arasındaki mesafeyi artırabilir, önce daha geniş hedefler seçerken, gittikçe daralan hedefler koyabiliriz. Elbette ki bunun çocukça bir şey olacağını düşünenlerimiz olabilir. Tabii ki de çocukça çünkü, insanların yaşamı en yoğun öğrendikleri zaman dilimi çocukluklarıdır. Eh bir kişinin körlükle yaşamı öğrenmeye başlaması da körlüğün çocukluk dönemidir diyelim gitsin.
Eh, o zaman hepimizin körlükle yaşamayı öğrenmenin çocukluğundan, bir an önce ve kolaylıkla yetişkinliğine geçmemizi dileyeyim. [Gülümseme] (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Elif Ünver | (Şikâyet et)
Önceki İpucu: Hayal Ortağım Servisi ve Sinemada Sesli Betimleme Özelliği | Sonraki İpucu: Firefox Eklenti Doğrulama Denetimini Devre Dışı Bırakma