Radyo İstasyonlarının İçi Stüdyolar Ses Mikseri ve Diğer Bölümler
( tarihinde yayınlandı)Bu yazıda radyo istasyonunun içi, kullanılan cihazlar, yerleşimleri vb. bilgilerin betimlemesi yapılmıştır.
Radyo istasyonlarının içi, radyonun yayın yaptığı alana ve gelirlerine bağlı olarak ciddi farklılıklar gösterir. Eğer küçük bir radyo istasyonunu baz alırsanız "stüdyo"dan kasıt küçük bir odadır ve mini ses mikseri ve bilgisayar dışında hiçbir şey yoktur -ki kaliteli bir anakart kullanılıyorsa artık bir miksere de ihtiyaç duyulmamaktadır. Ben bölgesel ve ulusal bazlı yayın yapan radyo istasyonlarını baz alarak betimleyeceğim.
Bu tür radyolarda yayın yapılan alanla diğer işlerin yürüldüğü ofisler genelde ayrı olur. Ancak eğer reklam, yönetim vb. işler farklı bir şirket veya şirket genel merkezindeyse aynı yerde de olabilir. Ama her şekilde stüdyo kısmıyla ofisler arasındaki fiziksel bağlantı kapı veya benzeri bir şeyle kesilmiştir.
Orta ölçekli radyolarda genelde programcı ve diskjokey aynı kişidir. Yani mikrofonda duyduğunuz kişi aynı zamanda arka planda çalınacak şarkıları da ayarlar. Büyük radyo istasyonlarındaysa diskjokey ayrıdır. Çünkü çoğunlukla çalınan şarkılardan da reklam geliri elde edildiği veya benzer prosedürler söz konusu olduğu için farklı bir görevli bulunur. Diskjıkey veya tonmaster olarak adlandırılan bu kişi reklamların da düzenli girilmesini sağlar. Aynı zamanda programcının veya radyo istasyonunun belirlediği şarkıların yönetimini gerçekleştirir.
Programcı ve DJ tek cephesi ortak farklı iki odada veya bölmede bulunurlar. Çoğunlukla ortadan ikiye ayrılmış odadır. Ortada cam bölme vardır. Birbirlerini rahatça görürler ve gerektiğinde dahili iletişim sistemiyle konuşabilirler.
Kimi zaman DJ olmadan da yayın yapılıyorsa programcı tarafında da minimum düzeyde teknik donanım bulunur. Çoğunlukla da böyledir çünkü özellikle saat 22'den sonraki programlarda reklam az olduğu için programcı da bu işi halleder. Telefona bakacak kişiyse genelde daima vardır çünkü illa birisi yanınızda olur. Bu iki bölme arasındaki teknik bağlantılarla vericiye ulaşacak olan yayının hangi bölmeden çıkacağı ayarlanır.
Büyük radyolarda post production stüdyosu da bulunur. Bu stüdyolarda kimi zaman reklam kimi zaman bant yayın çekilir. Orta ölçekli radyolardaysa yukarıda anlattığım aktarma yöntemi tercih edilir. Yani bir reklam çekimi varsa vericiye giden yayın programcı tarafındaki donanıma aktarılır ve gelişmiş donanımda çekim reklam çekimi yapılır.
DJ tarafı ihtiyaca göre düzenlenmiştir. Genelde masalar yataylamasına ortadan ikiye kesilmis altıgene benzer. Ön taraftaki parçada ses mikseri bulunur. Koltuğun sol ve sağında kalan çıkıntılardaysa teknik donanımlar yer alır. Bu donanımların dört beş tanesi üst üste konur. Donanım dediğim; CD/DVD çalarlar, farklı formatta okuma veya kayıt yapan cihazlar, harici diskler vb. şeyler bulunur ve tabii bilgisayar.
Bu donanımların üstünde mutlaka numara etiketleri olur. Böylece hangi cihazın mikserde kaçıncı kanala bağlı olduğu anlaşılır. Cihaz sayısına göre mikserin de boyutu değişir. 8, 16, 32, 64 kanallı ses mikserleri bulunur. Kapasiteleri ve kullanımları farklıdır. Örneğin 8 kanal bir ses miksere her kanala bir cihazda bağlayabilirsiniz streo kalitesini arttırmak için iki kanala tek bir cihaz bağlama imkanınız da olur. Çoğunlukla tek kanala bağlanırlar. Çünkü sesin yönetimi daha kolay olur.
Ses mikserinin şekli kanal sayısına ve de kadar detaylı olduğuna göre değişir. Örneğin yirmi santime kırk santimlik mini ses mikserleri vardır. Bu cihazlar genelde portatiftir ve düz dikdörtgendir. Kullanırken daha sağlam olması amacıyla çoğunlukla ahşap masalarda açılan oyuklara yerleştirilir. Çevresindeki 2-3 santimlik çıktı nedeniyle kesilmiş alanda uslu uslu durur. Master potans olarak adlandırılan ve yayının dışa çıkış seviyesini belirleyen tek bir düğme vardır. Bunun dışında bir bas altı kanala ayrılmış bir bas bir tiz ayar düğmesi bulunur.
Orta boy mikserler eğimlidir. Tıpkı masalar altına yerleştirilen ve ayak yaslanan ızgaralarda olduğu gibi önden arkaya doğru ilerledikçe kalınlaşır. 16 kanal bir mikserde bu alan dikeylemesine 18 eşit parçaya bölünür. En sağdaki iki kesit master potanstır. Dİğerleriyse cihazların bağlandığı kanallardır. Eşit yapıdaki bu alanlarda en altta on santimlik bir yarık içinde yukarı ve aşağı doğru kaydırılan bir anahtar yer alır. Bu anahtar o kanala bağlı cihazdan gelen sesin miksere giriş / çıkışını kontrol eder. Potans aşağıdayken kapalıdır. Bu yarığın en ucunda bir veya iki adet bas bırak düğme bulunur. Bu düğme kapalı devre olarak o cihazdan gelen sesi yayına vermeden önce dinlemenize olanak sağlar. Örneğin 1 numaralı DVD'nin play düğmesine bastınız. Ne çaldığınıysa led panelinde göremiyorsunuz. Yapmanız gereken tek şey kanalın üstündeki düğmeye basmaktır. Kulaklıktaki yayın sesi kesilir ve cihazdaki ses size gelir.
Mikrofonlar da mikser için bir cihazdır. Yani potans aşağıdayken düğmeye bastığınızda camın diğer tarafında duran DJ'nin söylediklerini duyarsınız veya telefonun bağlı olduğu düğmeye bastığınızda bu sefer yayına vermeden arkadaşınızla ya da dinleyicinizle ön görüşme yapabilirsiniz. Bu görüşmelerin yayına yansıması için yarık üstünde hareket eden anahtarın üste itilmesi gerekir.
Ön dinleme düğmesinin hemen üstünde kanal modu düğmesi yer alır. Cilt kremlerinin tırtıklı kapakları boyundadır ve tırtıklıdır. Onlar gibi bir tam tur sola veya sağa dönerler. Bu mod düğmesi kanalın mono mu yoksa stereo olarak mı kullanıldığına göre değişir. Her cihazın arkasında left - right olmak üzere iki çıkış portu olur. Mikserdeki her kanalda da iki adet giriş bulunur. Ancak yukarıda dediğim üzere ses kalitesini arttırmak için bir cihaz iki kanala bağlanılır. Yani 1. potansa cihazın left çıkışı 2. kanalaysa cihazın sağ çıkışı takılır. Bu şekilde yapıldığında ön dinleme düğmesi üstündeki ayar ya tamamen sola ya da tamamen sağa çevrilir ve sesin nereden geleceği belirtilir. Yok eğer cihaz tek bir kanala bağlandıysa bu ayar düğmesi ortada bırakılır. Tabii cihaz iki kanala birden bağlandıysa yayına ses göndermek için iki anahtarında aynı anda itilmesi gerekir.
Mono-streo modu düğmesi sonrasında aynı tipte sekiz ile on iki farklı düğme üst sırada yer alır. Mikserin teknik özelliklerine göre bu sayı değişir. Detaylı bas ve tiz ayarları, echo ayarı, tekrarlama, ufak efektler gibi işler buradaki tuşlardan yapılır. Her tuşun üstünde 1 ile 6 veya 8'e kadar numaralandırma vardır ki bakınca ürkütücü görünse de aslında çok basittir. Çünkü numaraların renkleri farklıdır ve genelde o ayarlar sabit kalır. Açık hava konserleri veya organizasyonlarında işlevselleşen ayarlardır.
Bas-tiz düğmelerinden sonra da kablo giriş soketleri yer alır. Cihazlar giriş soketlerine bağlanır. Yayına hangi cihazdan gelen sesin verileceğiyse kanallardaki anahtarlarla yapılır. Örneğin 1. kanalda çalan şarkı bitmek üzereyse ve siz 3. kanaldaki şarkıyı yayına vecerekceseniz 1. kanal potansını aşağı çekerken 3. kanal potansını yukarı itersiniz. Dengeli bir şekilde yaptığınızda kulak tırmalamaz. Ancak bilgisayardan çalınan şarkılarda otomatik fade in / out yapma özelliği de vardır. Ancak aklı selim olan programcılar ve büyük radyo istasyonları bu özelliğin kullanılmasına pek sıcak bakmaz. Çünkü şarkı sonu patırtılıyken sonraki sadece yumuşak bir sesle başlıyor olursa kötü bir karışım ortaya çıkar.
Mikserdeki on altı kanalın en sağındaysa iki master kanal olur. Bu iki kanal yayını stereo olarak iki ayrı master kanalondan çıkartarak vericiye yollar. Başka deyişle siz cihazları mono olarak taksanız ve yapılandırsanız da vericiye çıkış master alandan streo olarak gönderilir. Bu master potların üstünde de diğerleri gibi bas tiz ayarları vardır. Diğerlerinden tek farkı mikserin üstündeki ışıklı uyarıcılar buradadır. Bu kanala yakın bir yerde dikeylemesine iki sıra olarak ve her sırada yukarıdan aşağı sekiz on tonajlı ışık seti yer alır ki yeni nesil mikserlerde bu alanlar renkli led halinde. Masterdan çıkan sesin seviyesi o ışıklı alanda görülür. Renk tonajı açık sarıdan açık yeşile ve sonra kırmızıya doğru gider. Eğer bu alanda kırmızı ton görülüyorsa bu, yayına verilen sesin fazla olduğu ve patlamalar yaptığı anlamına gelir. Cihazın bağlı olduğu kanal anahtarı aşağı çekilerek kontrollü çıkış sağlanır.
Ses mikserinden çıkan ses kablo aracılığıyla vericiye taşınır. Çoğu bölgesel ve ulusal radyonun stüdyo binalarında ara verici bulunur. Bu ara vericinin görevi gelen yayını ana vericiye ulaştırmaktan ibaret olduğu için vericinin kapasitesi ana vericiye olan uzaklığına göre ayarlanır. Ancak kesin olan bir şey vardır ki stüdyo ile verici; verici ile anten arasındaki mesafenin kısa olması yayın kalitesi için önemlidir. Bu nedenle radyo istasyonlarının stüdyoları çoğunlukla en üst katlarda yer alır.
Yayın katından çıkan ses çatıda dört gergi ile sabitlenmiş direğe taşınır. On beş yirmi santim çapındaki çelik borulardan oluşan bu direklerin yüksekliği de on on beş metredir. Bu direğe belli mesafe aralıklarıyla büyük T harfine benzeyen antenler konur. T'nin alt kısmı direğe yatay olarak bağlıdır. Tabii bu sistem şimdiler de sıkça kullanılan bir yöntem sayılmaz. Çoğunlukla karasal anten sistemi yerine uydu bazlı veritransfer sistemleri kullanılıyor. Stüdyodan çıkış doğrudan uyduya gönderiliyor ve yerel belediyelerin kurdukları verici kulelerindeki uydu alıcılı vericiler bu yayınları antenlere yollarak karasallaştırıyor. Vericilerin de envai çeşidi olduğunu söyleyebilirim. Yani uydu bağlantılısı var, RDS denen ses dışında aynı zamanda yazı iletişimi sağlayıp araçlardaki radyo ekranlarına yazılar da gönderenleri ve muhtemelen benim kaçırdığım ya da bilmediğim envai çeşit yeni teknoloji iletimi yapanı vardır.
Dijital ses mikserlerinden dem vurayım. Kör olmadan önce birkaç uygulama kullandım. Çalışma mantığı aynı. Ancak o dönemdeki dokunmatik ekranlar şu an olduğu gibi gelişmiş değildi ve bu nedenle özellikle ses giriş çıkışları zor oluyordu. Klavyeden aynı anda iki veri iletimininin kısıtlı olması senkronizeyi bozuyordu. Muhtemelen şimdi gayet iyidirler ve büyük radyoların çoğu yazılım tabanlı mikserlere geçmiştir diye de düşünmekteyim.
İç mekanlar farklılık gösterse de dekor genelde benzerdir. Büyük radyoların stüdyolarında ses yalıtımı da olur. Bu yalıtım genellikle yumurta sünger denen ve yumurta kutusuna benzeyen sünger tabakalarının duvara yapıştırılmasıyla oluşut. Tırtıklı yüzey içindeki girintiler sesin geri dönüşünü daha iyi engeller. Stüdyo içi ses sistemiyle mikrofon ters yöndedir. Bu da stüdyoda yüksek sesle yayını dinleseniz dahi "daaatttt" tarzı ötme seslerinin oluşmasını engeller.
Programcı ve DJ arasında da iletişim her zaman sesli olmaz. Örneğin programcı lafı çok uzatırsa ve reklam akışı zorlanacaksa DJ "Kes" işareti yapar. Benzer şekilde programcı da konuşmasını ani şekilde bitirecek ve hemen arkasından şarkının başlamasını istiyorsa oda "kes" işareti yaparak DJ'i hazırlar. "Kes" işareti dediğimşey parmaklar yatay dururken boğaz hizasından sağa ya da sola çekilmesi veya boğaza çıkılmadan öne doğru itilmesinden ibarettir. Benzer şekilde farklı işaretler de kullanılır.Mesela DJ'in işaret parmağını havaya kaldırıp birkaç tur çevirmesi "Biraz uzat hazır değilim" benzeri anlama gelir. Baş parmak kulağa serçe parmak ağza ve diğer parmaklar içeri doğru kapalı pozisyonda olursa "Telefonun var" veya "Dinleyiciyi yayına alıyorum" anlamı ifade eder. Bu tür beden hareketleri programcıyla DJ'in etkin şekilde çalışmasını sağlar.
Diğer benzer dekorlar çoğunlukla radyo alanındaki bir duvarda radyonun logosu duvar resmi olarak yer alır. Şu aralar kaldığını pek sanmasam da CD rafları a olur idi. Plaklar dekor dekorasyon amaçlı duvara asılır. Amerikan filmlerinde radyo istasyonlarında plak çalanların olduğu falan görülür ama ben ömrü hayatımda bir kez bile plak çalan görmedim. Plaktan kaydedilmiş dijital versiyon çalındığını gördüm ama pikapla hiç karşılaşmadım. (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)
Radyo istasyonlarının içi, radyonun yayın yaptığı alana ve gelirlerine bağlı olarak ciddi farklılıklar gösterir. Eğer küçük bir radyo istasyonunu baz alırsanız "stüdyo"dan kasıt küçük bir odadır ve mini ses mikseri ve bilgisayar dışında hiçbir şey yoktur -ki kaliteli bir anakart kullanılıyorsa artık bir miksere de ihtiyaç duyulmamaktadır. Ben bölgesel ve ulusal bazlı yayın yapan radyo istasyonlarını baz alarak betimleyeceğim.
Bu tür radyolarda yayın yapılan alanla diğer işlerin yürüldüğü ofisler genelde ayrı olur. Ancak eğer reklam, yönetim vb. işler farklı bir şirket veya şirket genel merkezindeyse aynı yerde de olabilir. Ama her şekilde stüdyo kısmıyla ofisler arasındaki fiziksel bağlantı kapı veya benzeri bir şeyle kesilmiştir.
Orta ölçekli radyolarda genelde programcı ve diskjokey aynı kişidir. Yani mikrofonda duyduğunuz kişi aynı zamanda arka planda çalınacak şarkıları da ayarlar. Büyük radyo istasyonlarındaysa diskjokey ayrıdır. Çünkü çoğunlukla çalınan şarkılardan da reklam geliri elde edildiği veya benzer prosedürler söz konusu olduğu için farklı bir görevli bulunur. Diskjıkey veya tonmaster olarak adlandırılan bu kişi reklamların da düzenli girilmesini sağlar. Aynı zamanda programcının veya radyo istasyonunun belirlediği şarkıların yönetimini gerçekleştirir.
Programcı ve DJ tek cephesi ortak farklı iki odada veya bölmede bulunurlar. Çoğunlukla ortadan ikiye ayrılmış odadır. Ortada cam bölme vardır. Birbirlerini rahatça görürler ve gerektiğinde dahili iletişim sistemiyle konuşabilirler.
Kimi zaman DJ olmadan da yayın yapılıyorsa programcı tarafında da minimum düzeyde teknik donanım bulunur. Çoğunlukla da böyledir çünkü özellikle saat 22'den sonraki programlarda reklam az olduğu için programcı da bu işi halleder. Telefona bakacak kişiyse genelde daima vardır çünkü illa birisi yanınızda olur. Bu iki bölme arasındaki teknik bağlantılarla vericiye ulaşacak olan yayının hangi bölmeden çıkacağı ayarlanır.
Büyük radyolarda post production stüdyosu da bulunur. Bu stüdyolarda kimi zaman reklam kimi zaman bant yayın çekilir. Orta ölçekli radyolardaysa yukarıda anlattığım aktarma yöntemi tercih edilir. Yani bir reklam çekimi varsa vericiye giden yayın programcı tarafındaki donanıma aktarılır ve gelişmiş donanımda çekim reklam çekimi yapılır.
DJ tarafı ihtiyaca göre düzenlenmiştir. Genelde masalar yataylamasına ortadan ikiye kesilmis altıgene benzer. Ön taraftaki parçada ses mikseri bulunur. Koltuğun sol ve sağında kalan çıkıntılardaysa teknik donanımlar yer alır. Bu donanımların dört beş tanesi üst üste konur. Donanım dediğim; CD/DVD çalarlar, farklı formatta okuma veya kayıt yapan cihazlar, harici diskler vb. şeyler bulunur ve tabii bilgisayar.
Bu donanımların üstünde mutlaka numara etiketleri olur. Böylece hangi cihazın mikserde kaçıncı kanala bağlı olduğu anlaşılır. Cihaz sayısına göre mikserin de boyutu değişir. 8, 16, 32, 64 kanallı ses mikserleri bulunur. Kapasiteleri ve kullanımları farklıdır. Örneğin 8 kanal bir ses miksere her kanala bir cihazda bağlayabilirsiniz streo kalitesini arttırmak için iki kanala tek bir cihaz bağlama imkanınız da olur. Çoğunlukla tek kanala bağlanırlar. Çünkü sesin yönetimi daha kolay olur.
Ses mikserinin şekli kanal sayısına ve de kadar detaylı olduğuna göre değişir. Örneğin yirmi santime kırk santimlik mini ses mikserleri vardır. Bu cihazlar genelde portatiftir ve düz dikdörtgendir. Kullanırken daha sağlam olması amacıyla çoğunlukla ahşap masalarda açılan oyuklara yerleştirilir. Çevresindeki 2-3 santimlik çıktı nedeniyle kesilmiş alanda uslu uslu durur. Master potans olarak adlandırılan ve yayının dışa çıkış seviyesini belirleyen tek bir düğme vardır. Bunun dışında bir bas altı kanala ayrılmış bir bas bir tiz ayar düğmesi bulunur.
Orta boy mikserler eğimlidir. Tıpkı masalar altına yerleştirilen ve ayak yaslanan ızgaralarda olduğu gibi önden arkaya doğru ilerledikçe kalınlaşır. 16 kanal bir mikserde bu alan dikeylemesine 18 eşit parçaya bölünür. En sağdaki iki kesit master potanstır. Dİğerleriyse cihazların bağlandığı kanallardır. Eşit yapıdaki bu alanlarda en altta on santimlik bir yarık içinde yukarı ve aşağı doğru kaydırılan bir anahtar yer alır. Bu anahtar o kanala bağlı cihazdan gelen sesin miksere giriş / çıkışını kontrol eder. Potans aşağıdayken kapalıdır. Bu yarığın en ucunda bir veya iki adet bas bırak düğme bulunur. Bu düğme kapalı devre olarak o cihazdan gelen sesi yayına vermeden önce dinlemenize olanak sağlar. Örneğin 1 numaralı DVD'nin play düğmesine bastınız. Ne çaldığınıysa led panelinde göremiyorsunuz. Yapmanız gereken tek şey kanalın üstündeki düğmeye basmaktır. Kulaklıktaki yayın sesi kesilir ve cihazdaki ses size gelir.
Mikrofonlar da mikser için bir cihazdır. Yani potans aşağıdayken düğmeye bastığınızda camın diğer tarafında duran DJ'nin söylediklerini duyarsınız veya telefonun bağlı olduğu düğmeye bastığınızda bu sefer yayına vermeden arkadaşınızla ya da dinleyicinizle ön görüşme yapabilirsiniz. Bu görüşmelerin yayına yansıması için yarık üstünde hareket eden anahtarın üste itilmesi gerekir.
Ön dinleme düğmesinin hemen üstünde kanal modu düğmesi yer alır. Cilt kremlerinin tırtıklı kapakları boyundadır ve tırtıklıdır. Onlar gibi bir tam tur sola veya sağa dönerler. Bu mod düğmesi kanalın mono mu yoksa stereo olarak mı kullanıldığına göre değişir. Her cihazın arkasında left - right olmak üzere iki çıkış portu olur. Mikserdeki her kanalda da iki adet giriş bulunur. Ancak yukarıda dediğim üzere ses kalitesini arttırmak için bir cihaz iki kanala bağlanılır. Yani 1. potansa cihazın left çıkışı 2. kanalaysa cihazın sağ çıkışı takılır. Bu şekilde yapıldığında ön dinleme düğmesi üstündeki ayar ya tamamen sola ya da tamamen sağa çevrilir ve sesin nereden geleceği belirtilir. Yok eğer cihaz tek bir kanala bağlandıysa bu ayar düğmesi ortada bırakılır. Tabii cihaz iki kanala birden bağlandıysa yayına ses göndermek için iki anahtarında aynı anda itilmesi gerekir.
Mono-streo modu düğmesi sonrasında aynı tipte sekiz ile on iki farklı düğme üst sırada yer alır. Mikserin teknik özelliklerine göre bu sayı değişir. Detaylı bas ve tiz ayarları, echo ayarı, tekrarlama, ufak efektler gibi işler buradaki tuşlardan yapılır. Her tuşun üstünde 1 ile 6 veya 8'e kadar numaralandırma vardır ki bakınca ürkütücü görünse de aslında çok basittir. Çünkü numaraların renkleri farklıdır ve genelde o ayarlar sabit kalır. Açık hava konserleri veya organizasyonlarında işlevselleşen ayarlardır.
Bas-tiz düğmelerinden sonra da kablo giriş soketleri yer alır. Cihazlar giriş soketlerine bağlanır. Yayına hangi cihazdan gelen sesin verileceğiyse kanallardaki anahtarlarla yapılır. Örneğin 1. kanalda çalan şarkı bitmek üzereyse ve siz 3. kanaldaki şarkıyı yayına vecerekceseniz 1. kanal potansını aşağı çekerken 3. kanal potansını yukarı itersiniz. Dengeli bir şekilde yaptığınızda kulak tırmalamaz. Ancak bilgisayardan çalınan şarkılarda otomatik fade in / out yapma özelliği de vardır. Ancak aklı selim olan programcılar ve büyük radyo istasyonları bu özelliğin kullanılmasına pek sıcak bakmaz. Çünkü şarkı sonu patırtılıyken sonraki sadece yumuşak bir sesle başlıyor olursa kötü bir karışım ortaya çıkar.
Mikserdeki on altı kanalın en sağındaysa iki master kanal olur. Bu iki kanal yayını stereo olarak iki ayrı master kanalondan çıkartarak vericiye yollar. Başka deyişle siz cihazları mono olarak taksanız ve yapılandırsanız da vericiye çıkış master alandan streo olarak gönderilir. Bu master potların üstünde de diğerleri gibi bas tiz ayarları vardır. Diğerlerinden tek farkı mikserin üstündeki ışıklı uyarıcılar buradadır. Bu kanala yakın bir yerde dikeylemesine iki sıra olarak ve her sırada yukarıdan aşağı sekiz on tonajlı ışık seti yer alır ki yeni nesil mikserlerde bu alanlar renkli led halinde. Masterdan çıkan sesin seviyesi o ışıklı alanda görülür. Renk tonajı açık sarıdan açık yeşile ve sonra kırmızıya doğru gider. Eğer bu alanda kırmızı ton görülüyorsa bu, yayına verilen sesin fazla olduğu ve patlamalar yaptığı anlamına gelir. Cihazın bağlı olduğu kanal anahtarı aşağı çekilerek kontrollü çıkış sağlanır.
Ses mikserinden çıkan ses kablo aracılığıyla vericiye taşınır. Çoğu bölgesel ve ulusal radyonun stüdyo binalarında ara verici bulunur. Bu ara vericinin görevi gelen yayını ana vericiye ulaştırmaktan ibaret olduğu için vericinin kapasitesi ana vericiye olan uzaklığına göre ayarlanır. Ancak kesin olan bir şey vardır ki stüdyo ile verici; verici ile anten arasındaki mesafenin kısa olması yayın kalitesi için önemlidir. Bu nedenle radyo istasyonlarının stüdyoları çoğunlukla en üst katlarda yer alır.
Yayın katından çıkan ses çatıda dört gergi ile sabitlenmiş direğe taşınır. On beş yirmi santim çapındaki çelik borulardan oluşan bu direklerin yüksekliği de on on beş metredir. Bu direğe belli mesafe aralıklarıyla büyük T harfine benzeyen antenler konur. T'nin alt kısmı direğe yatay olarak bağlıdır. Tabii bu sistem şimdiler de sıkça kullanılan bir yöntem sayılmaz. Çoğunlukla karasal anten sistemi yerine uydu bazlı veritransfer sistemleri kullanılıyor. Stüdyodan çıkış doğrudan uyduya gönderiliyor ve yerel belediyelerin kurdukları verici kulelerindeki uydu alıcılı vericiler bu yayınları antenlere yollarak karasallaştırıyor. Vericilerin de envai çeşidi olduğunu söyleyebilirim. Yani uydu bağlantılısı var, RDS denen ses dışında aynı zamanda yazı iletişimi sağlayıp araçlardaki radyo ekranlarına yazılar da gönderenleri ve muhtemelen benim kaçırdığım ya da bilmediğim envai çeşit yeni teknoloji iletimi yapanı vardır.
Dijital ses mikserlerinden dem vurayım. Kör olmadan önce birkaç uygulama kullandım. Çalışma mantığı aynı. Ancak o dönemdeki dokunmatik ekranlar şu an olduğu gibi gelişmiş değildi ve bu nedenle özellikle ses giriş çıkışları zor oluyordu. Klavyeden aynı anda iki veri iletimininin kısıtlı olması senkronizeyi bozuyordu. Muhtemelen şimdi gayet iyidirler ve büyük radyoların çoğu yazılım tabanlı mikserlere geçmiştir diye de düşünmekteyim.
İç mekanlar farklılık gösterse de dekor genelde benzerdir. Büyük radyoların stüdyolarında ses yalıtımı da olur. Bu yalıtım genellikle yumurta sünger denen ve yumurta kutusuna benzeyen sünger tabakalarının duvara yapıştırılmasıyla oluşut. Tırtıklı yüzey içindeki girintiler sesin geri dönüşünü daha iyi engeller. Stüdyo içi ses sistemiyle mikrofon ters yöndedir. Bu da stüdyoda yüksek sesle yayını dinleseniz dahi "daaatttt" tarzı ötme seslerinin oluşmasını engeller.
Programcı ve DJ arasında da iletişim her zaman sesli olmaz. Örneğin programcı lafı çok uzatırsa ve reklam akışı zorlanacaksa DJ "Kes" işareti yapar. Benzer şekilde programcı da konuşmasını ani şekilde bitirecek ve hemen arkasından şarkının başlamasını istiyorsa oda "kes" işareti yaparak DJ'i hazırlar. "Kes" işareti dediğimşey parmaklar yatay dururken boğaz hizasından sağa ya da sola çekilmesi veya boğaza çıkılmadan öne doğru itilmesinden ibarettir. Benzer şekilde farklı işaretler de kullanılır.Mesela DJ'in işaret parmağını havaya kaldırıp birkaç tur çevirmesi "Biraz uzat hazır değilim" benzeri anlama gelir. Baş parmak kulağa serçe parmak ağza ve diğer parmaklar içeri doğru kapalı pozisyonda olursa "Telefonun var" veya "Dinleyiciyi yayına alıyorum" anlamı ifade eder. Bu tür beden hareketleri programcıyla DJ'in etkin şekilde çalışmasını sağlar.
Diğer benzer dekorlar çoğunlukla radyo alanındaki bir duvarda radyonun logosu duvar resmi olarak yer alır. Şu aralar kaldığını pek sanmasam da CD rafları a olur idi. Plaklar dekor dekorasyon amaçlı duvara asılır. Amerikan filmlerinde radyo istasyonlarında plak çalanların olduğu falan görülür ama ben ömrü hayatımda bir kez bile plak çalan görmedim. Plaktan kaydedilmiş dijital versiyon çalındığını gördüm ama pikapla hiç karşılaşmadım. (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)