Körcül Yöntemlerle Kablolu Su Kayağı Yapmak
( tarihinde yayınlandı)Bu siteden aldığım ipucuyla, kendimi tatil köylerinin su sporları bölümünde bulsam da defalarca denememe rağmen su kayağı yapmakta başarılı olamadım. Yaşadığım sorun ise, sürat teknesinin ilk hareketinde tutaca sıkıca tutunup, ipteki gerilmeden yararlanarak kayak tahtaları üzerinde ayağa kalkmayı başaramamak oldu. Keyifsizce, bu işin eğitimi oluyor mu acaba diye internette aranıp dururken kablolu su kayağına rastladım. Türkiye’de çeşitli illerde, 7 8 tesiste yapıldığını ve su kayağına göre öğrenmenin daha kolay olduğunu anlayınca, bana en yakın olması nedeniyle İzmit’teki gölkay tesislerini gözüme kestirerek iki kere günü birlik olarak tesisi ziyaret edip kayak yaptım. İlk ziyaretimde virajları alamadığımdan dönüşlerde suya gömülüyordum. Ancak ikinci gidişimde dönüşleri biraz bir az yapmaya başladığım için artık ipucu verebilecek duruma geldiğimi düşünerek buraya yazmaya karar verdim. .
Her ne kadar tesise gittiğimde her türlü ayrıntıyı sorarak öğrenmeye çalıştıysam da, anlatacaklarım tam ve doğru teknik bilgi içeremeyebilir. Yazıyı okurken; bu yazının daha su kayağında çok yeni olan bir kör tarafından yazılmış olduğunu lütfen unutmayın.
Sitemizde Su kayağının nasıl yapıldığı konusunda ipucu bulunduğu için ben burada sadece kablolu su kayağına özgü ayrıntılardan bahsedeceğim. Su kayağıyla önemli ölçüde benzerlik gösterse de kablolu su kayağının birkaç noktada farklılıkları var. Bahsetmek gerekirse;
-su kayağında, kayakçı, bir sürat teknesi tarafından çekilirken, kablolu su kayağında direkler ve makaralardan oluşan elektrikle çalışan motorlu bir sistem tarafından çekilir.
-su kayağı genelde denizde yapılırken kablolu su kayağı genelde doğal ya da yapay göllerde yapılmaktadır. Denizin dalgalı olması acemiler için sorun oluşturabilmektedir. Buna karşılık göllerde kayak yapmayı öğrenmek çok daha kolaydır.
-kablolu su kayağında mazotla çalışan sürat teknesi yerine elektrikle çalışan bir sistem kullanıldığından , su kayağına göre daha çevrecidir.
-tekne arkasında en fazla iki kişi su kayağı yapabilirken, kablolu su kayağında tesisin büyüklüğüne göre 12 kişiye kadar aynı anda kayak yapma imkanı mevcuttur.
-kablolu su kayağında kayakçı, sistem tarafından sürekli aynı hızda çekilir. Bu nedenle yeni başlayanlar için öğrenmek daha kolaydır.
-kablolu su kayağı daha ucuzdur. su kayağı yapmak istediğinizde sürat teknesi kiralamak zorunda olduğunuzdan ve faaliyet, genelde turizm bölgelerinde gerçekleştirildiğinden ücreti yüksektir. Ancak kablolu su kayağında sistem zaten sizden bağımsız olarak çalışmaktadır. Yalnızca tesise giriş ücreti ödersiniz.
Kaymayı anlatmaya başlamadan önce, Gölkay tesislerinin pistini tarif etmek istiyorum. Yaklaşık 850 metre uzunluğundaki Pist neredeyse oval denilebilecek şekildedir. Yani pist, birbirine paralel olarak uzanan yaklaşık 300 metre uzunluğunda iki adet düz YOLDAN ve bu YOLLARIN her iki ucunda YOLLARI birleştiren VİRAJLARDAN OLUŞMAKTADIR. Pistin 3 5 metre dışında da çıkış YAPILAN İSKELE bulunmaktadır. ÇIKIŞ YAPILDIĞINDA SU ÜZERİNDE 3 5 METRE KAYDIKTAN SONRA SİSTEM BİZİ yaklaşık 90 DERECE SAĞA DÖNÜŞ YAPTIRARAK pistin rotasına alıyor. BU DÖNÜŞÜ GERÇEKLEŞTİREBİLMEK İÇİN VİRAJ ALMAYI BİLMEK GEREKMEMEKTEDİR. BU DÖNÜŞÜ BİZE SİSTEM KENDİSİ YAPTIRMAKTADIR. Piste girdiğimizde öncelikle yaklaşık 300 metre olan düz yolu geçiyoruz. Ondan sonra ilk viraja geliyoruz. Sola dönerek ilk virajı aldıktan sonra diğer düz yola gelmiş oluyoruz. Yine yaklaşık 300 metre olan bu düz yolu geçtikten sonra ikinci viraja geliyoruz. Sola dönerek Bu virajı da almayı başarırsak bir tam tur atmış oluyoruz ve çıkış iskelesinin olduğu bölüme gelmiş oluyoruz. Tutacı bırakmazsak Gücümüz yettiği kadar tur atabiliriz. Sordum. En fazla 110 tur atan olmuş. Dikkat çekmiştir ama yine de belirtmekte yarar var hep sola dönüyoruz. Yani, pist üzerinde saat yönünün tersine hareket ediyoruz.
Pistin yanında yer alan İSKELE BÜYÜK L HARFİ GİBİ… ANCAK L HARFİNİN KISA KENARININ SAĞA DOĞRU DEĞİL SOLA DOĞRU UZANDIĞINI DÜŞÜNÜN. İŞTE O KISA KENAR ÜZERİNDE KAYARAK çıkış yapıyoruz. Kısa kenar üzerinde 2 3 metre kayıp SUYA GİRİYORUZ. BU ARADA İSKELE, SUDAN YALNIZCA 5 10 SANTİM YÜKSEKTİR. Çıkış yapılan bu bölümün teknik bir adı var mıydı tam hatırlayamıyorum ama ben bu yazıda buradan yani l harfinin kısa kenarından çıkış iskelesi diye bahsedeceğim. L HARFİNİN UZUN KENARI İSE PİSTİN DÜZ YOLU BOYUNCA BU YOLA PARALEL OLARAK UZANMAKTADIR. Yaklaşık 300 400 metre uzunluktadır. BUNUN ÜZERİNDE İKİ KİŞİ RAHATÇA YANYANA YÜRÜEBİLMEKTEDİR. KENARLARINDA KORKULUK BULUNMAMAKTADIR. buraya, yani l harfinin uzun çizgisine YÜRÜYÜŞ YOLU DENİLMEKTEDİR.
Kayak yaparken ilk düz yolda veya ilk virajda suya düşüldüğünde kayakçının kayak tahtalarıyla yüzerek yürüyüş yoluna ulaşması, bu yol üzerinde yürüyerek çıkış yapılan yere gelmesi, kayak tahtalarını da beraberinde getirmesi gerekmektedir. pistin diğer tarafında düşenleri ise bir görevli, Zodyak botla toplayıp çıkış yapılan iskeleye getirmektedir. Biz körler ise nerede düşersek düşelim, bulunduğumuz yerden botla alınıyoruz.
Wake board, neeboard, çift kayak ve benzeri Değişik su kayağı türleri bulunmaktadır. Ben, öğrenmesi en kolay olanını yani çift kayağı tercih ettim. Çift kayakta, iki tane kayak tahtası kullanılıyor. Kayak tahtalarının ortasında ayağımızı geçireceğimiz lastik bir bölüm ve bu bölümün hemen arkasında ayaklarımızı sıkıştıracak kilit mekanizmaları bulunur. Kayak tahtaların uzunluğu yaklaşık 1metre genişliği yaklaşık 30 santimdir. Ön ve arka uçları köşeli değil yuvarlatılmış şekildedir ve yukarıya doğru hafifçe kavislidir. Anladığım kadarıyla tıpkı ayakkabı gibi, Sağ ve sol ayak için kullanılacak tahtalar birbirinden farklıdır.
Kablolu su kayağında genelde kaymaya iskele üzerinden başlanmaktadır. Bir başka deyişle iskeleden çıkış yapılır. İskelenin üzeri halıfleks benzeri bir malzemeyle kaplıdır ve genelde ıslak tutulur. Bu nedenle kayak tahtaları bu zemin üzerinde kolayca kayabilmektedir. Zaten İskele üzerinde kayarak geçilecek mesafe 2 3 metre uzunluktadır.
Ayaklarımızı kayak tahtalarına geçirdikten sonra iskelede bekleyen görevli arkadaşa bizi çıkış için uygun yere almasını rica ediyoruz. Ayaklarımızı omuz genişliğinde açık tutuyoruz. Ayaklarımızı hafifçe içe bükerek baş parmak kısımlarını birbirine yaklaştırmamız , kayak tahtalarının ileriye bakan uçlarının birbirine daha yakın olmasını sağlayacak ve kayarken işimizi kolaylaştıracaktır. görevli arkadaş elimize tutacı verecek ve hazır olup olmadığımızı soracaktır. Hazırım dediğimizde tutacımızın bağlı olduğu ipi de sisteme dahil edecek ve 10 15 saniye içinde ipimiz sistem tarafından çekilmeye başlayacaktır. Bu süre içinde pozisyonumuzu alıp beklemeye geçiyoruz. Çıkış yaparken yeteneğimize göre çok çeşitli pozisyonlar alınabilmektedir. Ancak yeni öğrenenler için alınması gereken pozisyon çömelmeye yakın bir hale gelmektir. Tam olarak çömelmek değil… Popoyu hafifçe kaldırıyoruz. Ancak bir sandalyede oturur kadar da değil. Diğer bir anlatımla; Altımızda hayali bir sandalye varmış gibi düşünün o sandalyede oturur gibi yapıyoruz. Ama popo biraz daha aşağı insin FAKAT çömelmiyoruz. İkisinin arası… BU DURUŞ ESNASINDA ÖNE DOĞRU eğilmiyoruz GERİYE DOĞRU YATmıyoruz. Belimizi DİK tutmamız GEREKİYOR. tutaç dediğimiz şey de KENARLARI ortalama 30 santim olan üçgen VE ORTASI BOŞ bir nesnedir. Bir köşesi ileriye ve hafifçe yukarıya doğru bakar. O köşesinden bizi çekecek ipe bağlıdır. Tutacın duruşu itibarıyla taban kenarı da bize bakar. Biz de o kenarına avuç içimiz yere bakacak şekilde iki elimizle köşelere yakın yerlerden tutunuyoruz. Tutacı karın hizamızda tutuyoruz. Tutacı tutarken kollarımızı tam olarak sonuna kadar ileriye doğru uzatmıyoruz. Dirseklerimiz kırık olacak ve dirsek uçlarımız neredeyse karnımızın yan taraflarına değecek şekilde duracak. Sistem bizi çekmeye başlayınca iskele üzerinde kaymaya başlıyor ve hemen suya geliyoruz. Suya inerken belimizin dik kalmasına özen gösteriyoruz. Genelde yapılan hata; düşeceğimiz hissine kapılıp refleks olarak tutaca çok fazla asılıp kendimizi çok güçlü bir şekilde çekip belimizin dikliğini bozup geriye doğru suya gömülmektir. Suda kaymaya başladığımızda yavaşça ayağa kalkıyoruz. Ayağa kalkarken dengemizi sağlamak için gerekiyorsa kaymaya başlarken kırık tuttuğumuz kollarımızı bir an için ileriye uzatabiliriz fakat dengemizi sağladıktan sonra kollarımızı eski kırık haline getirmemiz gerekiyor. Her ne kadar burada ayağa kalkmaktan bahsetsem de dimdik durmayı kastetmiyorum. Altımızda hayali bir sandalye varmış da biz ona oturuyormuş gibi yapıyoruz. dizlerimiz 90 derece kırık bir şekilde duruyoruz. İstersek popoyu biraz daha havaya kaldırmamız da mümkün. Bu durumda yarı oturur yarı ayakta gibi oluyoruz. Dizlerimizin de açısı 130 140 derece oluyor. Ama hiçbir zaman dimdik durmuyoruz.
Çekilmeye başlarken Öncelikle tık diye bir ses gelir ve ip gerginleşir. Yarım saniye içinde, saatte yaklaşık 28 KM hızla çekilmeye başlarız. Tutaca sımsıkı tutunup pozisyonumuzu bozmadan kaymaya başlıyoruz. Suya girince yavaşça ayağa kalkıyoruz. Sistem bizi sağ tarafa 90 derece döndürüp piste alıyor. İlk 3 5 denemede maalesef suya gömülüyoruz. Çıkışta dengeyi sağlamayı başarırsak yaklaşık 300 metre olan düz yolu rahatça alıp, sola doğru döneceğimiz viraja geliyoruz. Viraj 3 tane 45 derecelik sola dönüşten oluşuyor. 3 tane makara var. Her makara bizi 45 derece sola döndürüyor. Virajı tamamladığımızda tekrar 300 metrelik düz yolu tamamlayıp yine sola döneceğimiz viraja geliyoruz. Bu virajda ise iki tane makara var. Her makara 90 derece sola dönüş yaptırıyor. Anlaşılacağı üzere bu viraj daha keskin. Biraz daha ustalık gerektiriyor. İlk virajdaki açı derecelerini yanlış öğrenmiş olabilirim. Ancak burada önemli olan ilk virajın 3 küçük hamlede, ikinci virajın ise biraz daha büyük iki hamlede dönüldüğüdür. Düz yolun sağında ve solunda belirli aralıklarla rampalar bulunmaktadır. Rampaların üzerinden sıçrayarak havada takla atma ve benzeri artistik hareketler yapılmaktadır. Ancak kendi isteğimizle sağa ya da sola doğru açılmazsak bu rampalara çarpmamız söz konusu değil. Sağa sola nasıl açılabiliriz? Kayarken kayak tahtalarının sağ tarafına bastırırsak yani sağ doğru eğersek sağa tersini yaparsak da sola doğru açılmaya başlıyoruz. Tahtaları sağa ya da sola çevirmiyoruz. Yalnızca eğiyoruz. Sağ açıldığımızda tutacı aynı hizada olmak üzere biraz solumuza, sola açıldığımızda da tutacı aynı hizada olmak üzere sağımıza alıyoruz. Daha doğrusu pozisyon itibarıyla almak zorunda kalıyoruz. Tekrar düz yola devam etmek içinse tahtaları düzeltip tutacı önümüze alıyoruz. Amatör olarak kayak yapanlar için rampadan sıçramak bir hayli zor gözükmektedir. Ben iki kere tesisi ziyaret ettim. Ancak amatör birisinin rampadan sıçradığını görmedim. O zaman neden sağa sola açılmayı tarif ettin denilebilir. Birincisi, sağa ya da sola açılmadığımız sürece rampalara çarpma ihtimalimizin bulunmadığını anlatmak istedim. İkincisi de pistteki virajları alabilmek için sağa doğru açılmak gerektiğinden bu tarifi yaptım. Pistte iki tane viraj olduğunu ikisinde de sola dönüş yapıldığını yukarıda belirtmiştim. viraja yaklaştığımızda kaya tahtalarını sağa doğru eğip tutacı solumuza alıyoruz. Bu şekilde biraz sağa açıldıktan sonra makaradan tık diye bir ses duyuyoruz. O sesle birlikte makara tarafından sertçe 45 derece sola doğru çekiliyoruz. Sağa doğru açılmak için aldığımız pozisyonu hiç bozmuyoruz. Birkaç saniye sonra ikinci 45 derecelik dönüş için tekrar tık sesi duyup sola doğru sertçe çekiliyoruz. Yine pozisyonumuzu koruyoruz ve üçüncü tık sesini duyup üçüncü kez sola çekildiğimizde virajı tamamlamış oluyoruz. Artık kayak tahtalarını düzeltip tutacı önümüze alıyoruz. Şimdi yaklaşık 300 metre kayabileceğimiz düz yola gelmiş oluyoruz. Yolu tamamladığımızda yine virajı dönmek için sağa doğru açılıyoruz ve yukarıdaki gibi dönüşü yapıyoruz. Fakat burada iki tane 90 derecelik sert dönüş yapıldığı için tutaca çok daha sıkı yapışmamız gerekiyor. Eğer bu virajı da dönmeyi başarırsak pistte bir tam tur atmış oluyoruz. düz giderken yarı oturur yarı ayakta gibi kayıyorsak; viraja geldiğimizde popoyu biraz daha aşağı alıp, dizlerimizi 90 derece büküp sandalyede oturuyormuş gibi bir pozisyon almalıyız ki dönüşlerde sertçe çekildiğimizde dengemiz bozulmasın. Eğer viraja yaklaştığımızda sağa doğru açılamazsak makara bizi sola döndürmüyor. İpimiz boşluyor ve çekilme durduğu için suya gömülüyoruz. Bu durumda ipi bırakıyor hemen 10 15 metre sağa doğru yüzerek pistten uzaklaşıyoruz ki arkadan gelenler bize çarpmasın. Bu vesileyle kayak yapan iki kişinin arasında 90 metre bulunduğunu belirtmek isterim.
Viraja yaklaştığımızı nasıl anlayacağımızla ilgili olarak tesisin sahibi özgür bey basit bir çözüm düşündü. Biz kaymaya başladığımızda, suya düşenleri toplayıp çıkış iskelesine götürmekle görevli olan arkadaş, bir süreliğine işini bırakıp Zodyak bot veya jetsky ile bizi takip ediyor. Viraja yaklaştığımızda kısa ve kesik düdük sesleriyle (bip, bip, bip) bizi uyarıyor. Uyarıyı duyunca sağa açılmaya başlıyoruz. Eğer bu kısa ve kesik düdük sesleri çift olarak gelirse (bibip, bibip, bibip) artık tahtaları düzeltip, tutacı önümüze alıp düz gitmemiz gerektiğini anlıyoruz. Aslında virajın bittiğini anlamak için çift kesik düdük sesine ihtiyacımız yok. İlk virajda üçüncü, ikinci virajda ise ikinci Tık sesiyle virajın bittiğini anlıyor ve pozisyonumuzu düzeltiyoruz. Ancak yanlışlıkla rampaya doğru yönelirsek bu düdükle tekrar düz gitmemiz gerektiğini anlayabilir rampaya çarpmaktan kurtulabiliriz. Çift kesik düdük bu bakımdan önem arz ediyor. Bir de uzun düdük sesinin acilen tutacı bırak ve dur manasına gelmesini kararlaştırdık. Çünkü, bazen önümüzde kayarken suya düşen bir kişi pistten hemen kaçamayabilir ya da tüm uyarılara rağmen biz yanlış yöne doğru kayabiliriz.
Suya düştüğümüzde bottan seslenen arkadaş bizi yönlendirerek pistten uzaklaşmamızı, botu bulmamızı sağlıyor ve bota bindirip çıkış iskelesine götürüyor.
Biz kayacağımız zaman önce pisti kontrol edip yol üzerinde herhangi bir problem var mı diye bakıyorlar. kaymaya başladığımızda da daha güvende olabilmemiz için hemen ardımızdan birisinin kaymasına müsaade etmiyorlar. Bizden sonra kayacak kişinin en az iki sıra geriden gelmesini sağlıyorlar. Bu da arkamızdaki kişiyle aramızda en az 180 metre olduğu manasına geliyor. Zodyak bot da tamamen bize tahsis edildiği için, biz kayarken tesis maalesef bir süreliğine kitleniyor. [Açık ağızlı gülümseme] hem tesis personelinin hem bizim hem de diğer müşterilerin daha güvende olması ve rahat edebilmesi için tesisi hafta içi ziyaret etmek daha sağlıklı olacaktır. Hafta sonları tesis hafta içine göre daha kalabalık oluyor.
İlgili konular: a href="?page=gis&kayitID=AM69cMzR">bknz: su kayağı yapmak/a> (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Guven | (Şikâyet et)
Her ne kadar tesise gittiğimde her türlü ayrıntıyı sorarak öğrenmeye çalıştıysam da, anlatacaklarım tam ve doğru teknik bilgi içeremeyebilir. Yazıyı okurken; bu yazının daha su kayağında çok yeni olan bir kör tarafından yazılmış olduğunu lütfen unutmayın.
Sitemizde Su kayağının nasıl yapıldığı konusunda ipucu bulunduğu için ben burada sadece kablolu su kayağına özgü ayrıntılardan bahsedeceğim. Su kayağıyla önemli ölçüde benzerlik gösterse de kablolu su kayağının birkaç noktada farklılıkları var. Bahsetmek gerekirse;
-su kayağında, kayakçı, bir sürat teknesi tarafından çekilirken, kablolu su kayağında direkler ve makaralardan oluşan elektrikle çalışan motorlu bir sistem tarafından çekilir.
-su kayağı genelde denizde yapılırken kablolu su kayağı genelde doğal ya da yapay göllerde yapılmaktadır. Denizin dalgalı olması acemiler için sorun oluşturabilmektedir. Buna karşılık göllerde kayak yapmayı öğrenmek çok daha kolaydır.
-kablolu su kayağında mazotla çalışan sürat teknesi yerine elektrikle çalışan bir sistem kullanıldığından , su kayağına göre daha çevrecidir.
-tekne arkasında en fazla iki kişi su kayağı yapabilirken, kablolu su kayağında tesisin büyüklüğüne göre 12 kişiye kadar aynı anda kayak yapma imkanı mevcuttur.
-kablolu su kayağında kayakçı, sistem tarafından sürekli aynı hızda çekilir. Bu nedenle yeni başlayanlar için öğrenmek daha kolaydır.
-kablolu su kayağı daha ucuzdur. su kayağı yapmak istediğinizde sürat teknesi kiralamak zorunda olduğunuzdan ve faaliyet, genelde turizm bölgelerinde gerçekleştirildiğinden ücreti yüksektir. Ancak kablolu su kayağında sistem zaten sizden bağımsız olarak çalışmaktadır. Yalnızca tesise giriş ücreti ödersiniz.
Kaymayı anlatmaya başlamadan önce, Gölkay tesislerinin pistini tarif etmek istiyorum. Yaklaşık 850 metre uzunluğundaki Pist neredeyse oval denilebilecek şekildedir. Yani pist, birbirine paralel olarak uzanan yaklaşık 300 metre uzunluğunda iki adet düz YOLDAN ve bu YOLLARIN her iki ucunda YOLLARI birleştiren VİRAJLARDAN OLUŞMAKTADIR. Pistin 3 5 metre dışında da çıkış YAPILAN İSKELE bulunmaktadır. ÇIKIŞ YAPILDIĞINDA SU ÜZERİNDE 3 5 METRE KAYDIKTAN SONRA SİSTEM BİZİ yaklaşık 90 DERECE SAĞA DÖNÜŞ YAPTIRARAK pistin rotasına alıyor. BU DÖNÜŞÜ GERÇEKLEŞTİREBİLMEK İÇİN VİRAJ ALMAYI BİLMEK GEREKMEMEKTEDİR. BU DÖNÜŞÜ BİZE SİSTEM KENDİSİ YAPTIRMAKTADIR. Piste girdiğimizde öncelikle yaklaşık 300 metre olan düz yolu geçiyoruz. Ondan sonra ilk viraja geliyoruz. Sola dönerek ilk virajı aldıktan sonra diğer düz yola gelmiş oluyoruz. Yine yaklaşık 300 metre olan bu düz yolu geçtikten sonra ikinci viraja geliyoruz. Sola dönerek Bu virajı da almayı başarırsak bir tam tur atmış oluyoruz ve çıkış iskelesinin olduğu bölüme gelmiş oluyoruz. Tutacı bırakmazsak Gücümüz yettiği kadar tur atabiliriz. Sordum. En fazla 110 tur atan olmuş. Dikkat çekmiştir ama yine de belirtmekte yarar var hep sola dönüyoruz. Yani, pist üzerinde saat yönünün tersine hareket ediyoruz.
Pistin yanında yer alan İSKELE BÜYÜK L HARFİ GİBİ… ANCAK L HARFİNİN KISA KENARININ SAĞA DOĞRU DEĞİL SOLA DOĞRU UZANDIĞINI DÜŞÜNÜN. İŞTE O KISA KENAR ÜZERİNDE KAYARAK çıkış yapıyoruz. Kısa kenar üzerinde 2 3 metre kayıp SUYA GİRİYORUZ. BU ARADA İSKELE, SUDAN YALNIZCA 5 10 SANTİM YÜKSEKTİR. Çıkış yapılan bu bölümün teknik bir adı var mıydı tam hatırlayamıyorum ama ben bu yazıda buradan yani l harfinin kısa kenarından çıkış iskelesi diye bahsedeceğim. L HARFİNİN UZUN KENARI İSE PİSTİN DÜZ YOLU BOYUNCA BU YOLA PARALEL OLARAK UZANMAKTADIR. Yaklaşık 300 400 metre uzunluktadır. BUNUN ÜZERİNDE İKİ KİŞİ RAHATÇA YANYANA YÜRÜEBİLMEKTEDİR. KENARLARINDA KORKULUK BULUNMAMAKTADIR. buraya, yani l harfinin uzun çizgisine YÜRÜYÜŞ YOLU DENİLMEKTEDİR.
Kayak yaparken ilk düz yolda veya ilk virajda suya düşüldüğünde kayakçının kayak tahtalarıyla yüzerek yürüyüş yoluna ulaşması, bu yol üzerinde yürüyerek çıkış yapılan yere gelmesi, kayak tahtalarını da beraberinde getirmesi gerekmektedir. pistin diğer tarafında düşenleri ise bir görevli, Zodyak botla toplayıp çıkış yapılan iskeleye getirmektedir. Biz körler ise nerede düşersek düşelim, bulunduğumuz yerden botla alınıyoruz.
Wake board, neeboard, çift kayak ve benzeri Değişik su kayağı türleri bulunmaktadır. Ben, öğrenmesi en kolay olanını yani çift kayağı tercih ettim. Çift kayakta, iki tane kayak tahtası kullanılıyor. Kayak tahtalarının ortasında ayağımızı geçireceğimiz lastik bir bölüm ve bu bölümün hemen arkasında ayaklarımızı sıkıştıracak kilit mekanizmaları bulunur. Kayak tahtaların uzunluğu yaklaşık 1metre genişliği yaklaşık 30 santimdir. Ön ve arka uçları köşeli değil yuvarlatılmış şekildedir ve yukarıya doğru hafifçe kavislidir. Anladığım kadarıyla tıpkı ayakkabı gibi, Sağ ve sol ayak için kullanılacak tahtalar birbirinden farklıdır.
Kablolu su kayağında genelde kaymaya iskele üzerinden başlanmaktadır. Bir başka deyişle iskeleden çıkış yapılır. İskelenin üzeri halıfleks benzeri bir malzemeyle kaplıdır ve genelde ıslak tutulur. Bu nedenle kayak tahtaları bu zemin üzerinde kolayca kayabilmektedir. Zaten İskele üzerinde kayarak geçilecek mesafe 2 3 metre uzunluktadır.
Ayaklarımızı kayak tahtalarına geçirdikten sonra iskelede bekleyen görevli arkadaşa bizi çıkış için uygun yere almasını rica ediyoruz. Ayaklarımızı omuz genişliğinde açık tutuyoruz. Ayaklarımızı hafifçe içe bükerek baş parmak kısımlarını birbirine yaklaştırmamız , kayak tahtalarının ileriye bakan uçlarının birbirine daha yakın olmasını sağlayacak ve kayarken işimizi kolaylaştıracaktır. görevli arkadaş elimize tutacı verecek ve hazır olup olmadığımızı soracaktır. Hazırım dediğimizde tutacımızın bağlı olduğu ipi de sisteme dahil edecek ve 10 15 saniye içinde ipimiz sistem tarafından çekilmeye başlayacaktır. Bu süre içinde pozisyonumuzu alıp beklemeye geçiyoruz. Çıkış yaparken yeteneğimize göre çok çeşitli pozisyonlar alınabilmektedir. Ancak yeni öğrenenler için alınması gereken pozisyon çömelmeye yakın bir hale gelmektir. Tam olarak çömelmek değil… Popoyu hafifçe kaldırıyoruz. Ancak bir sandalyede oturur kadar da değil. Diğer bir anlatımla; Altımızda hayali bir sandalye varmış gibi düşünün o sandalyede oturur gibi yapıyoruz. Ama popo biraz daha aşağı insin FAKAT çömelmiyoruz. İkisinin arası… BU DURUŞ ESNASINDA ÖNE DOĞRU eğilmiyoruz GERİYE DOĞRU YATmıyoruz. Belimizi DİK tutmamız GEREKİYOR. tutaç dediğimiz şey de KENARLARI ortalama 30 santim olan üçgen VE ORTASI BOŞ bir nesnedir. Bir köşesi ileriye ve hafifçe yukarıya doğru bakar. O köşesinden bizi çekecek ipe bağlıdır. Tutacın duruşu itibarıyla taban kenarı da bize bakar. Biz de o kenarına avuç içimiz yere bakacak şekilde iki elimizle köşelere yakın yerlerden tutunuyoruz. Tutacı karın hizamızda tutuyoruz. Tutacı tutarken kollarımızı tam olarak sonuna kadar ileriye doğru uzatmıyoruz. Dirseklerimiz kırık olacak ve dirsek uçlarımız neredeyse karnımızın yan taraflarına değecek şekilde duracak. Sistem bizi çekmeye başlayınca iskele üzerinde kaymaya başlıyor ve hemen suya geliyoruz. Suya inerken belimizin dik kalmasına özen gösteriyoruz. Genelde yapılan hata; düşeceğimiz hissine kapılıp refleks olarak tutaca çok fazla asılıp kendimizi çok güçlü bir şekilde çekip belimizin dikliğini bozup geriye doğru suya gömülmektir. Suda kaymaya başladığımızda yavaşça ayağa kalkıyoruz. Ayağa kalkarken dengemizi sağlamak için gerekiyorsa kaymaya başlarken kırık tuttuğumuz kollarımızı bir an için ileriye uzatabiliriz fakat dengemizi sağladıktan sonra kollarımızı eski kırık haline getirmemiz gerekiyor. Her ne kadar burada ayağa kalkmaktan bahsetsem de dimdik durmayı kastetmiyorum. Altımızda hayali bir sandalye varmış da biz ona oturuyormuş gibi yapıyoruz. dizlerimiz 90 derece kırık bir şekilde duruyoruz. İstersek popoyu biraz daha havaya kaldırmamız da mümkün. Bu durumda yarı oturur yarı ayakta gibi oluyoruz. Dizlerimizin de açısı 130 140 derece oluyor. Ama hiçbir zaman dimdik durmuyoruz.
Çekilmeye başlarken Öncelikle tık diye bir ses gelir ve ip gerginleşir. Yarım saniye içinde, saatte yaklaşık 28 KM hızla çekilmeye başlarız. Tutaca sımsıkı tutunup pozisyonumuzu bozmadan kaymaya başlıyoruz. Suya girince yavaşça ayağa kalkıyoruz. Sistem bizi sağ tarafa 90 derece döndürüp piste alıyor. İlk 3 5 denemede maalesef suya gömülüyoruz. Çıkışta dengeyi sağlamayı başarırsak yaklaşık 300 metre olan düz yolu rahatça alıp, sola doğru döneceğimiz viraja geliyoruz. Viraj 3 tane 45 derecelik sola dönüşten oluşuyor. 3 tane makara var. Her makara bizi 45 derece sola döndürüyor. Virajı tamamladığımızda tekrar 300 metrelik düz yolu tamamlayıp yine sola döneceğimiz viraja geliyoruz. Bu virajda ise iki tane makara var. Her makara 90 derece sola dönüş yaptırıyor. Anlaşılacağı üzere bu viraj daha keskin. Biraz daha ustalık gerektiriyor. İlk virajdaki açı derecelerini yanlış öğrenmiş olabilirim. Ancak burada önemli olan ilk virajın 3 küçük hamlede, ikinci virajın ise biraz daha büyük iki hamlede dönüldüğüdür. Düz yolun sağında ve solunda belirli aralıklarla rampalar bulunmaktadır. Rampaların üzerinden sıçrayarak havada takla atma ve benzeri artistik hareketler yapılmaktadır. Ancak kendi isteğimizle sağa ya da sola doğru açılmazsak bu rampalara çarpmamız söz konusu değil. Sağa sola nasıl açılabiliriz? Kayarken kayak tahtalarının sağ tarafına bastırırsak yani sağ doğru eğersek sağa tersini yaparsak da sola doğru açılmaya başlıyoruz. Tahtaları sağa ya da sola çevirmiyoruz. Yalnızca eğiyoruz. Sağ açıldığımızda tutacı aynı hizada olmak üzere biraz solumuza, sola açıldığımızda da tutacı aynı hizada olmak üzere sağımıza alıyoruz. Daha doğrusu pozisyon itibarıyla almak zorunda kalıyoruz. Tekrar düz yola devam etmek içinse tahtaları düzeltip tutacı önümüze alıyoruz. Amatör olarak kayak yapanlar için rampadan sıçramak bir hayli zor gözükmektedir. Ben iki kere tesisi ziyaret ettim. Ancak amatör birisinin rampadan sıçradığını görmedim. O zaman neden sağa sola açılmayı tarif ettin denilebilir. Birincisi, sağa ya da sola açılmadığımız sürece rampalara çarpma ihtimalimizin bulunmadığını anlatmak istedim. İkincisi de pistteki virajları alabilmek için sağa doğru açılmak gerektiğinden bu tarifi yaptım. Pistte iki tane viraj olduğunu ikisinde de sola dönüş yapıldığını yukarıda belirtmiştim. viraja yaklaştığımızda kaya tahtalarını sağa doğru eğip tutacı solumuza alıyoruz. Bu şekilde biraz sağa açıldıktan sonra makaradan tık diye bir ses duyuyoruz. O sesle birlikte makara tarafından sertçe 45 derece sola doğru çekiliyoruz. Sağa doğru açılmak için aldığımız pozisyonu hiç bozmuyoruz. Birkaç saniye sonra ikinci 45 derecelik dönüş için tekrar tık sesi duyup sola doğru sertçe çekiliyoruz. Yine pozisyonumuzu koruyoruz ve üçüncü tık sesini duyup üçüncü kez sola çekildiğimizde virajı tamamlamış oluyoruz. Artık kayak tahtalarını düzeltip tutacı önümüze alıyoruz. Şimdi yaklaşık 300 metre kayabileceğimiz düz yola gelmiş oluyoruz. Yolu tamamladığımızda yine virajı dönmek için sağa doğru açılıyoruz ve yukarıdaki gibi dönüşü yapıyoruz. Fakat burada iki tane 90 derecelik sert dönüş yapıldığı için tutaca çok daha sıkı yapışmamız gerekiyor. Eğer bu virajı da dönmeyi başarırsak pistte bir tam tur atmış oluyoruz. düz giderken yarı oturur yarı ayakta gibi kayıyorsak; viraja geldiğimizde popoyu biraz daha aşağı alıp, dizlerimizi 90 derece büküp sandalyede oturuyormuş gibi bir pozisyon almalıyız ki dönüşlerde sertçe çekildiğimizde dengemiz bozulmasın. Eğer viraja yaklaştığımızda sağa doğru açılamazsak makara bizi sola döndürmüyor. İpimiz boşluyor ve çekilme durduğu için suya gömülüyoruz. Bu durumda ipi bırakıyor hemen 10 15 metre sağa doğru yüzerek pistten uzaklaşıyoruz ki arkadan gelenler bize çarpmasın. Bu vesileyle kayak yapan iki kişinin arasında 90 metre bulunduğunu belirtmek isterim.
Viraja yaklaştığımızı nasıl anlayacağımızla ilgili olarak tesisin sahibi özgür bey basit bir çözüm düşündü. Biz kaymaya başladığımızda, suya düşenleri toplayıp çıkış iskelesine götürmekle görevli olan arkadaş, bir süreliğine işini bırakıp Zodyak bot veya jetsky ile bizi takip ediyor. Viraja yaklaştığımızda kısa ve kesik düdük sesleriyle (bip, bip, bip) bizi uyarıyor. Uyarıyı duyunca sağa açılmaya başlıyoruz. Eğer bu kısa ve kesik düdük sesleri çift olarak gelirse (bibip, bibip, bibip) artık tahtaları düzeltip, tutacı önümüze alıp düz gitmemiz gerektiğini anlıyoruz. Aslında virajın bittiğini anlamak için çift kesik düdük sesine ihtiyacımız yok. İlk virajda üçüncü, ikinci virajda ise ikinci Tık sesiyle virajın bittiğini anlıyor ve pozisyonumuzu düzeltiyoruz. Ancak yanlışlıkla rampaya doğru yönelirsek bu düdükle tekrar düz gitmemiz gerektiğini anlayabilir rampaya çarpmaktan kurtulabiliriz. Çift kesik düdük bu bakımdan önem arz ediyor. Bir de uzun düdük sesinin acilen tutacı bırak ve dur manasına gelmesini kararlaştırdık. Çünkü, bazen önümüzde kayarken suya düşen bir kişi pistten hemen kaçamayabilir ya da tüm uyarılara rağmen biz yanlış yöne doğru kayabiliriz.
Suya düştüğümüzde bottan seslenen arkadaş bizi yönlendirerek pistten uzaklaşmamızı, botu bulmamızı sağlıyor ve bota bindirip çıkış iskelesine götürüyor.
Biz kayacağımız zaman önce pisti kontrol edip yol üzerinde herhangi bir problem var mı diye bakıyorlar. kaymaya başladığımızda da daha güvende olabilmemiz için hemen ardımızdan birisinin kaymasına müsaade etmiyorlar. Bizden sonra kayacak kişinin en az iki sıra geriden gelmesini sağlıyorlar. Bu da arkamızdaki kişiyle aramızda en az 180 metre olduğu manasına geliyor. Zodyak bot da tamamen bize tahsis edildiği için, biz kayarken tesis maalesef bir süreliğine kitleniyor. [Açık ağızlı gülümseme] hem tesis personelinin hem bizim hem de diğer müşterilerin daha güvende olması ve rahat edebilmesi için tesisi hafta içi ziyaret etmek daha sağlıklı olacaktır. Hafta sonları tesis hafta içine göre daha kalabalık oluyor.
İlgili konular: a href="?page=gis&kayitID=AM69cMzR">bknz: su kayağı yapmak/a> (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Guven | (Şikâyet et)
Önceki İpucu: Android İçin Muzip Fıkra Programı | Sonraki İpucu: Youtubedaki Videoları Mp3e Çevirip İndirmek