Uzay Mekiği
( tarihinde yayınlandı)"Uçağa benzemez" diyerek başlamak sanırım en doğrusu olacak. Sadece şekli değil kalkış tipi de uçağa benzemez. Uzay mekikleri, kalkış öncesinde kule tarzı bir platforma tıpkı su şişesi gibi dikey duracak şekilde yaslanırlar. Roketin üç egzosu doksan derece açıyla zemine bakar, kokpitse aynı açıyla gökyüzüne dönüktür.
Mekik, fırlatıştan günler önce raylı bir sistem ile platforma yaklaştırılır ve platformla aynı açıya geldiğinde asansör tarzı bir mekanizmaya kilitlenir. Ardından bir miktar daha platformda yukarı çıkartılı ve sonrasında sabitlenir. Roket çıkışlarıyla zemin arasında beş on metrelik bir boşluk bulunur. Astronotlar kuledeki asansörle yukarı çıkarlar ve kabindeki koltuklarına otuduklarında sırtları zemine gelecek pozisyonda olurlar.
Mekiklerin bu şekilde kalkış yapmasının temel sebebi ihtiyaç duyduğu yakıt miktarı ve bu yakıt miktarının oluşturduğu güvenlik riskleridir. Dikey olarak platforma sabitlenmiş mekiğin alt kısmında, mekiğin boyuna yakın miktarda üç yakıt tankı bulunur. Ortadaki ana yakıt tankının iki yanında ona oranla daha kısa ve daha dar iki ayrı yakıt tankı daha vardır.
Roket, fırlatış esnasında aşırı derecede yakıt tüketir. Belli bir yüksekliğe gelindiğinde boşalmaya yüz tutmuş veya boşalmış iki yakıt tankı mekikten ayrılır ve araç ana yakıt tankıyla yükselmeye devam eder. Mekikten ayrılan bu yakıt tanklarıysa yeryüzüne doğru düşer ki otomatik paraşüt sistemi olduğu için bellir bir basınç seviyesi sonrasında paraşütleri açılır. Ardından strosfer seviyesine yaklaşıldığındaysa roket ve ana yakıt tankı mekikten ayrılır. Bu yükseklikte sürtünme çok düşük seviyede olduğu için mekiğin aşırı bir yakıta ihtiyacı olmaz.
Tabii ki roket ve mekik kalkışta sahip oldukları yaklaşık doksan derecelik açıyı atmosferden çıkana kadar korumazlar. Roket, bir süre yükseldikten sonra atmosferin üst tabakalarına belli bir açıyla çıkmaya başlar -ki bu açıdaki bir derecelik bir sapma bile roketin düşmesine yol açar. Atmosfer tabakaları değiştikçe aracın geride bıraktığı izler de değişir. Uzaya çıktıktan sonraysa küçük enerjilerle ve çok yavaş biçimde belli bir açıya gelir ve dünya yörüngesinden yavaş yavaş uzaklaşır. Fırlatılan bir mekiğin uzay istasyonuna varması 20 saatten fazla sürer. Uzay istasyonunun yörüngedeki açısı da yanlış hatırlamıyorsam ya 47 ya da 52 derece idi.
SpaceX'in kullandığı uzay aracıysa bir "mekik" değil; "roket". NASA'nın kullandığı mekikler ek yakıt depoları ve bunlara bağlı olan roket motorlarıyla yükselirler. Spacex'in aracı ise yaklaşık yetmiş metre boyunda 3 metre çapında "yeniden kullanılabilien" bir roket. Bu rokette bir de kontrol kabiliyeti sınırlı 4 metre boyunda iki buçuk metre çapında bir kapsül bulunuyor. Zamanı geldiğinde roketten ayrılıyor ve deposundaki az miktar yakıtı dönüşte kullanmak üzere saklayarak uzay istasyonuna ilerliyor. Bir mekik; uydu, uzay istasyonu parçası vb. şeyleri uzay istasyonuna taşıyabilirken bir kapsülse yalnızca insan ve küçük şeyleri istasyona götürebiliyor. Başka bir deyişle SpaceX roketi uzaya uydu taşıyabiliyor ama yetmiş metrelik haliyle uzay istasyonuna kilitlenemiyor.
Mekikler, kanat yapıları gereği yolcu uçaklarından ziyade savaş uçaklarına benzer. Yani mekiklerde yolcu uçaklarında olduğu gibi iki uzun kanat ve bu kanat üzerine yerleştirilmiş 2 veya 4 motor yoktur. Mekik kanatları dar ve açıları arka tarafa doğrudur. Motorlar kıçtadır. Kokpit dışında hiçbir yerinde cam yoktur. Ancak kokpitle kuyruk arasında kalan ve "kargo bölmesi" olarak adlandırılan bir yer vardır.
Kargo alanı tıpkı iki kapaklı beşlenme çantası gibidir. Kokpitin birkaç metre gerisinden başlayıp kuyruğa birkaç metre kala biten bu alan sağa ve sola olmak üzere iki yöne doğru açılır. Yörüngeye bırakılacak veya tamir amaçlı yörüngeden alınacak uydular bu kapaklardan içeri-dışarı çekilir veya itilir.
Uydularsa modüler yapı mantığıyla üretilir. Uydunun enerji veya sinyal panelleri tıpkı ev içi çamaşır kurutma askılarında olduğu gibi birbiri üzerine kapalı olarak uzaya gönderilir. Mekikten yörüngeye bırakılan uydu, mekik kendisinden yeteri kadar uzaklaştıktan sonra Dünya'dan gelen sinyallerle devreye girer ve güneş panellerini açarak büyür.
Mekiklerin uzay istasyonuna kilitlenmesi veya ayrılmasıysa dakikada birkaç milimlik ölçeklerle olan bir iş. Mekikler daha iri oldukları için kapsüllere oranla çok daha yavaş bir biçimde istasyona yaklaşıyor. İstasyonda ikincil bir kenetlenme alanında daima hazır halde duran ve "Acil Kaçış Aracı" gibi bir adı olan kapsül bulunuyor. Bu kapsül 4-6 astronotu dört beş saat gibi kısa bir sürede Dünya'ya getirebiliyor. Bu kadar hızlı olmasının sebebi aynı zamanda pek de kontrollü bir araç olmamasından kaynaklanıyor. Çok az bir yakıtla atmosfere girmesi gereken açıyı tutturarak ilerliyor. Sonrasında yer çekimine direnç gösterecek bir faaliyeti olmadan düşüyor. Paraşüt ve hava yastığı desteğiyle iniş yapıyor.
Normal mekiklerse 24 saati geçen bir geri dönüş sürelerini tüketiyorlar. Yörünge çevresinde içeri doğru yavaş yavaş yaklaşıyorlar. Tıpkı bir spiralde ilerler gibi varacakları konuma geliyorlar. Bu nedenle mekiklerin istasyondan ayrılma zamanlamaları oldukça önemliymiş. 15-20 dakikalık bir gecikme inişin planlanmayan bir havaalanına olması anlamına geliyor. Çünkü atmosferden çıkış ve giriş anında yakıt miktarı riskli olduğu için mekiklere geri dönüş için belli bir yakıt bırakılıyor.
İniş süreciyse normal bir savaş uçağından veya yolcu uçağından farklı değil. Mekiğin alt kısmındaki yakıt tankları zaten uzaya çıkmadan atıldığı için iniş takımlarını kullanarak iniyorlar. Ancak bunlar NASA araçları. Ruslar soyuz adı verilen kapsülleri kullanmayı tercih ediyor ve onlarda çoğunlukla paraşüt ve hava yastığı desteğiyle karaya veya sadece paraşüt desteğiyle suya iniş yapıyor. (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)
Mekik, fırlatıştan günler önce raylı bir sistem ile platforma yaklaştırılır ve platformla aynı açıya geldiğinde asansör tarzı bir mekanizmaya kilitlenir. Ardından bir miktar daha platformda yukarı çıkartılı ve sonrasında sabitlenir. Roket çıkışlarıyla zemin arasında beş on metrelik bir boşluk bulunur. Astronotlar kuledeki asansörle yukarı çıkarlar ve kabindeki koltuklarına otuduklarında sırtları zemine gelecek pozisyonda olurlar.
Mekiklerin bu şekilde kalkış yapmasının temel sebebi ihtiyaç duyduğu yakıt miktarı ve bu yakıt miktarının oluşturduğu güvenlik riskleridir. Dikey olarak platforma sabitlenmiş mekiğin alt kısmında, mekiğin boyuna yakın miktarda üç yakıt tankı bulunur. Ortadaki ana yakıt tankının iki yanında ona oranla daha kısa ve daha dar iki ayrı yakıt tankı daha vardır.
Roket, fırlatış esnasında aşırı derecede yakıt tüketir. Belli bir yüksekliğe gelindiğinde boşalmaya yüz tutmuş veya boşalmış iki yakıt tankı mekikten ayrılır ve araç ana yakıt tankıyla yükselmeye devam eder. Mekikten ayrılan bu yakıt tanklarıysa yeryüzüne doğru düşer ki otomatik paraşüt sistemi olduğu için bellir bir basınç seviyesi sonrasında paraşütleri açılır. Ardından strosfer seviyesine yaklaşıldığındaysa roket ve ana yakıt tankı mekikten ayrılır. Bu yükseklikte sürtünme çok düşük seviyede olduğu için mekiğin aşırı bir yakıta ihtiyacı olmaz.
Tabii ki roket ve mekik kalkışta sahip oldukları yaklaşık doksan derecelik açıyı atmosferden çıkana kadar korumazlar. Roket, bir süre yükseldikten sonra atmosferin üst tabakalarına belli bir açıyla çıkmaya başlar -ki bu açıdaki bir derecelik bir sapma bile roketin düşmesine yol açar. Atmosfer tabakaları değiştikçe aracın geride bıraktığı izler de değişir. Uzaya çıktıktan sonraysa küçük enerjilerle ve çok yavaş biçimde belli bir açıya gelir ve dünya yörüngesinden yavaş yavaş uzaklaşır. Fırlatılan bir mekiğin uzay istasyonuna varması 20 saatten fazla sürer. Uzay istasyonunun yörüngedeki açısı da yanlış hatırlamıyorsam ya 47 ya da 52 derece idi.
SpaceX'in kullandığı uzay aracıysa bir "mekik" değil; "roket". NASA'nın kullandığı mekikler ek yakıt depoları ve bunlara bağlı olan roket motorlarıyla yükselirler. Spacex'in aracı ise yaklaşık yetmiş metre boyunda 3 metre çapında "yeniden kullanılabilien" bir roket. Bu rokette bir de kontrol kabiliyeti sınırlı 4 metre boyunda iki buçuk metre çapında bir kapsül bulunuyor. Zamanı geldiğinde roketten ayrılıyor ve deposundaki az miktar yakıtı dönüşte kullanmak üzere saklayarak uzay istasyonuna ilerliyor. Bir mekik; uydu, uzay istasyonu parçası vb. şeyleri uzay istasyonuna taşıyabilirken bir kapsülse yalnızca insan ve küçük şeyleri istasyona götürebiliyor. Başka bir deyişle SpaceX roketi uzaya uydu taşıyabiliyor ama yetmiş metrelik haliyle uzay istasyonuna kilitlenemiyor.
Mekikler, kanat yapıları gereği yolcu uçaklarından ziyade savaş uçaklarına benzer. Yani mekiklerde yolcu uçaklarında olduğu gibi iki uzun kanat ve bu kanat üzerine yerleştirilmiş 2 veya 4 motor yoktur. Mekik kanatları dar ve açıları arka tarafa doğrudur. Motorlar kıçtadır. Kokpit dışında hiçbir yerinde cam yoktur. Ancak kokpitle kuyruk arasında kalan ve "kargo bölmesi" olarak adlandırılan bir yer vardır.
Kargo alanı tıpkı iki kapaklı beşlenme çantası gibidir. Kokpitin birkaç metre gerisinden başlayıp kuyruğa birkaç metre kala biten bu alan sağa ve sola olmak üzere iki yöne doğru açılır. Yörüngeye bırakılacak veya tamir amaçlı yörüngeden alınacak uydular bu kapaklardan içeri-dışarı çekilir veya itilir.
Uydularsa modüler yapı mantığıyla üretilir. Uydunun enerji veya sinyal panelleri tıpkı ev içi çamaşır kurutma askılarında olduğu gibi birbiri üzerine kapalı olarak uzaya gönderilir. Mekikten yörüngeye bırakılan uydu, mekik kendisinden yeteri kadar uzaklaştıktan sonra Dünya'dan gelen sinyallerle devreye girer ve güneş panellerini açarak büyür.
Mekiklerin uzay istasyonuna kilitlenmesi veya ayrılmasıysa dakikada birkaç milimlik ölçeklerle olan bir iş. Mekikler daha iri oldukları için kapsüllere oranla çok daha yavaş bir biçimde istasyona yaklaşıyor. İstasyonda ikincil bir kenetlenme alanında daima hazır halde duran ve "Acil Kaçış Aracı" gibi bir adı olan kapsül bulunuyor. Bu kapsül 4-6 astronotu dört beş saat gibi kısa bir sürede Dünya'ya getirebiliyor. Bu kadar hızlı olmasının sebebi aynı zamanda pek de kontrollü bir araç olmamasından kaynaklanıyor. Çok az bir yakıtla atmosfere girmesi gereken açıyı tutturarak ilerliyor. Sonrasında yer çekimine direnç gösterecek bir faaliyeti olmadan düşüyor. Paraşüt ve hava yastığı desteğiyle iniş yapıyor.
Normal mekiklerse 24 saati geçen bir geri dönüş sürelerini tüketiyorlar. Yörünge çevresinde içeri doğru yavaş yavaş yaklaşıyorlar. Tıpkı bir spiralde ilerler gibi varacakları konuma geliyorlar. Bu nedenle mekiklerin istasyondan ayrılma zamanlamaları oldukça önemliymiş. 15-20 dakikalık bir gecikme inişin planlanmayan bir havaalanına olması anlamına geliyor. Çünkü atmosferden çıkış ve giriş anında yakıt miktarı riskli olduğu için mekiklere geri dönüş için belli bir yakıt bırakılıyor.
İniş süreciyse normal bir savaş uçağından veya yolcu uçağından farklı değil. Mekiğin alt kısmındaki yakıt tankları zaten uzaya çıkmadan atıldığı için iniş takımlarını kullanarak iniyorlar. Ancak bunlar NASA araçları. Ruslar soyuz adı verilen kapsülleri kullanmayı tercih ediyor ve onlarda çoğunlukla paraşüt ve hava yastığı desteğiyle karaya veya sadece paraşüt desteğiyle suya iniş yapıyor. (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)