Kavuk
( tarihinde yayınlandı)Tanzimat Dönemi'ne kadar Osmanlı'da erkekler tarafından yoğun olarak giyilen başlıktır. Pamuktan üretilir, hafiftir; ancak bere gibi buruşturulup katlanacak bir yapıda değildir. Biçimli bir görünüşü vardır. Kavuğun dış kısmında vivli veya çıkıntılı olarak adlandırılacak bir yapı söz konusudur. Daha net betimlemek gerekirse bir balkabağının çevresindeki tırtıklı/vivli yapının benzeri kavukta da bulunur. En çok bilinen üç modeli vardır; ancak bunları anlatmadan önce kavuğun kafada durmasını sağlayan diğer giyim eşyalarını belirtmemiz daha iyi olacaktır.
Bulunulan sosyal tabakanın da bir göstergesi olan kavuk, başa geçirilmeden önce kafaya külah takılırmış. Ardından bu külah tülbent gibi ince bir şeyle baş çevresinde iyice sarılır, üstüne kavuk oturtulurmuş. Son olarak da kavuğun çevresine sarık sarılarak başa iyice sabitlenirmiş. "Dertleri neymiş de külahla, sarmayla bu kadar uğraşıyorlarmış?" diyorsanız yanıt, kavuğun en popüler modelinin biçiminde.
Saray'da ve tekkelerde de sıkça kullanılan ve en çok bilinen kavuk modeli ince uzun yapıdadır. Yetişkin insan başından biraz daha geniştir ve yukarı çıkıldıkça daralır. Başka deyişle alt kısım otuz santim çapındaysa üst kısım yirmi santim çapındadır ve en alt ile en üst kısım arasındaki yükseklik 25-40 santim arasında değişir. Üst taraf sivrilmeden son bulur. Çoğunlukla yumurta gibi yuvarlaklaştırılmıştır.
Ancak diğer bir modelde kavuk yükseldikçe çok daha fazla daralır ve beş santim bir çaptayken son bulur.
Bir diğer modelde ise kavuk, balkabağı görünüşündedir. Yani kavuk, başa takılmış ters huni gibi değildir. Baş çevresinde çapı daha geniş olan ama yüksekliği aynı seviyede olan bir yapıdadır.
Bu görünüşteki kavukların üstünde yukarıda da bahsettiğim üzere genişliği dört-beş santim olan kabartılar, tırtıklar vardır. Çoğunlukla bu alanlar dikeylemesine ve düz biçimdedir ancak ender de olsa spiral gibi kavuğun çevresinde dolanarak da yukarı doğru gidebilir. Ancak geniş bir spiraldir.
Çizimlerde Nasrettin Hoca'nın başında genelde balkabağına benzeyen kavuk modeli olur. Mevlana'ya ait çizimlerde yukarı çıktıkça iyice daralan kavuk vardır. Saray ahalisine dair olan çizimlerde ise yukarı gittikçe daralan ama sivrilmeden son bulan kavuk vardır. Özellikle saray kavuklarında en üstte küçük ikonik şekiller de bulunur. Örneğin bir padişahın yer aldığı tabloda kavuğunun üst kısmında pergel çizimi olan kişinin Mimar Sinan olduğu rivayet edilir.
Dümbüllü'nün kavuğu yukarıda basedildiği gibi yukarı doğru çıkıldıkça daralan kavuklardandır. Yüksekliği yaklaşık yirmi-yirmi beş santimdir. En üst kısmı yumurta gibi yuvarlatılmıştır. Dış yüzeyi ise balkabağında olduğu gibi tırtıklı yapıdadır.
Semazenlerin taktığı ve üzerinde herhangi bir kabartı olmayan kavuklar da vardır -ki muhtemelen onların farklı bir adı vardı; şu an hatırlayamıyorum.
Dalkavukların giydiği kavuklarsa külah ve sarık olmadan kullanılırmış. Nedenini tam olarak bilmiyorum. Herhâlde padişah sinirlenip kafaya yumruğu geçirdiğinde kavuğun boyna kadar inecek olmasının komik olma olasılığındandır, diyorum ama bence bu berbat bir teori. [Gülümseme] (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)
Bulunulan sosyal tabakanın da bir göstergesi olan kavuk, başa geçirilmeden önce kafaya külah takılırmış. Ardından bu külah tülbent gibi ince bir şeyle baş çevresinde iyice sarılır, üstüne kavuk oturtulurmuş. Son olarak da kavuğun çevresine sarık sarılarak başa iyice sabitlenirmiş. "Dertleri neymiş de külahla, sarmayla bu kadar uğraşıyorlarmış?" diyorsanız yanıt, kavuğun en popüler modelinin biçiminde.
Saray'da ve tekkelerde de sıkça kullanılan ve en çok bilinen kavuk modeli ince uzun yapıdadır. Yetişkin insan başından biraz daha geniştir ve yukarı çıkıldıkça daralır. Başka deyişle alt kısım otuz santim çapındaysa üst kısım yirmi santim çapındadır ve en alt ile en üst kısım arasındaki yükseklik 25-40 santim arasında değişir. Üst taraf sivrilmeden son bulur. Çoğunlukla yumurta gibi yuvarlaklaştırılmıştır.
Ancak diğer bir modelde kavuk yükseldikçe çok daha fazla daralır ve beş santim bir çaptayken son bulur.
Bir diğer modelde ise kavuk, balkabağı görünüşündedir. Yani kavuk, başa takılmış ters huni gibi değildir. Baş çevresinde çapı daha geniş olan ama yüksekliği aynı seviyede olan bir yapıdadır.
Bu görünüşteki kavukların üstünde yukarıda da bahsettiğim üzere genişliği dört-beş santim olan kabartılar, tırtıklar vardır. Çoğunlukla bu alanlar dikeylemesine ve düz biçimdedir ancak ender de olsa spiral gibi kavuğun çevresinde dolanarak da yukarı doğru gidebilir. Ancak geniş bir spiraldir.
Çizimlerde Nasrettin Hoca'nın başında genelde balkabağına benzeyen kavuk modeli olur. Mevlana'ya ait çizimlerde yukarı çıktıkça iyice daralan kavuk vardır. Saray ahalisine dair olan çizimlerde ise yukarı gittikçe daralan ama sivrilmeden son bulan kavuk vardır. Özellikle saray kavuklarında en üstte küçük ikonik şekiller de bulunur. Örneğin bir padişahın yer aldığı tabloda kavuğunun üst kısmında pergel çizimi olan kişinin Mimar Sinan olduğu rivayet edilir.
Dümbüllü'nün kavuğu yukarıda basedildiği gibi yukarı doğru çıkıldıkça daralan kavuklardandır. Yüksekliği yaklaşık yirmi-yirmi beş santimdir. En üst kısmı yumurta gibi yuvarlatılmıştır. Dış yüzeyi ise balkabağında olduğu gibi tırtıklı yapıdadır.
Semazenlerin taktığı ve üzerinde herhangi bir kabartı olmayan kavuklar da vardır -ki muhtemelen onların farklı bir adı vardı; şu an hatırlayamıyorum.
Dalkavukların giydiği kavuklarsa külah ve sarık olmadan kullanılırmış. Nedenini tam olarak bilmiyorum. Herhâlde padişah sinirlenip kafaya yumruğu geçirdiğinde kavuğun boyna kadar inecek olmasının komik olma olasılığındandır, diyorum ama bence bu berbat bir teori. [Gülümseme] (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)